Orhan Pamuk'un romanlarında aşk anlayışı ve kadın imgeleri
Yükleniyor...
Tarih
2011
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 United States
info:eu-repo/semantics/openAccess
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalısmada Orhan Pamuk’un Sessiz Ev (1983), Yeni Hayat (1994), Kar(2002) ve Masumiyet Müzesi (2008) romanlarındaki ana erkek karakterlerin bakısaçısından sunulan ask iliskileri sorgulanmıstır. İnsanlık halinin en temeleksenlerinden biri olan ask/sevgi kavramı söz konusu olduğunda yazarın nasıl birdeğerler sistemini yansıttığı incelenmistir. Askın bu romanlardaki erkek karakterlertarafından zaman zaman acı verici bir deneyim seklinde sunularak olumsuzlanması,bu karakterlerin ask kavramını genelde olumlu olarak nitelenen sağlıklı bir bağlanmaolarak değil, olumsuz nitelemelerle anılan bir bağımlılık olarak algıladığınıgöstermektedir. Bu romanlardaki erkek karakterler ask hakkında konusurlarken aynızamanda kadınlar hakkında konusur. Bu bağlamda, çalısmada ayrıca, bu romanlardaask iliskilerinde bulunan kadın karakterlerin nasıl temsil edildiği tartısılmıstır.Okuyucunun hep erkek anlatıcının bakıs açısıyla tanıdığı kadın karakterleri, çoğuromancının yaptığı gibi Orhan Pamuk’un da romanlarında, çesitli biçimlerdenesnelestirerek erkek öznenin kurulusunun araçları yaptığı saptanmıstır. Sessiz Ev,Yeni Hayat, Kar ve Masumiyet Müzesi’ndeki ana kadın kahramanlar, erkekkahramanlarda uyandırdıkları ask, kıskançlık ya da acıyla, yani erkek kahramanlarınonlar için hissettikleri ile var olurlar. Romanlardaki kadın karakterlerin erkekkarakterlerle karsılastırıldıklarında derinliksiz psikolojik temsiliyetleri kadınların buromanlarda birer öteki olarak temsil edildiğini göstermektedir. Böylelikle, erkekegemen edebi gelenekte birer nesne olarak konumlandırılan kadınlar, OrhanPamuk’un çalısmada adı geçen yapıtlarında bir kez daha kliselesmis kurgusalrollerinin içine hapsedilmis olurlar. Bu romanlarda gözlemlenen askın kaçınılmasıgereken bir olgu olduğu yönündeki vurgu, askla birlikte kadınların da kaçınılması,sakınılması gereken varlıklar olduğu fikrini imliyor gözükmektedir. Mutlu askın sözkonusu olabilmesi için “öteki”nin ötekilikten kurtulması gerekir. Kadınların “öteki”olarak kaldığı anlatılarda elbette askın temsili de kötü bir bağımlılıktan sağlıklı birbağlanmaya evrilmez
This study investigates love relationships that are depicted from the maincharacters’ viewpoints in Orhan Pamuk’s four following novels: The Silent House (1983), The New Life (1994), Snow (2002) and Museum of Innocence (2008). The thesis examines the personal value system depicted by the author on one of the basic concepts of the human condition, the phenomenon of love. The fact that love at times is negated by being depicted as a painful experience by the male characters seems to imply that these characters view love not as a healthy attachment but as an unhealthy dependence. While the male pratogonists speak about love, they also speak about women. Thus, this study also problematizes the way the women in love relationships are represented in these novels. It is observed that Orhan Pamuk’s treatment of the female characters about whom the readers always learn through the narration of male narrators, is not any different than the depiction of most novelists: women characters are put to use by these novelists as instruments in the formation of male subjects. The female characters in The Silent House, The New Life, Snow and Museum of Innocence exist as far as the love, jealousy or pain they induce in male pratogonists. As such, women who are located as objects in male dominant tradition of novel writing are trapped in their clichéd fictional roles in Pamuk’s above mentioned novels.
This study investigates love relationships that are depicted from the maincharacters’ viewpoints in Orhan Pamuk’s four following novels: The Silent House (1983), The New Life (1994), Snow (2002) and Museum of Innocence (2008). The thesis examines the personal value system depicted by the author on one of the basic concepts of the human condition, the phenomenon of love. The fact that love at times is negated by being depicted as a painful experience by the male characters seems to imply that these characters view love not as a healthy attachment but as an unhealthy dependence. While the male pratogonists speak about love, they also speak about women. Thus, this study also problematizes the way the women in love relationships are represented in these novels. It is observed that Orhan Pamuk’s treatment of the female characters about whom the readers always learn through the narration of male narrators, is not any different than the depiction of most novelists: women characters are put to use by these novelists as instruments in the formation of male subjects. The female characters in The Silent House, The New Life, Snow and Museum of Innocence exist as far as the love, jealousy or pain they induce in male pratogonists. As such, women who are located as objects in male dominant tradition of novel writing are trapped in their clichéd fictional roles in Pamuk’s above mentioned novels.