Elit sporda kadın kategorisinde yarışmak için getirilen cinsiyete dayalı uygunluk kurallarının uluslararası mahkeme kararları ışığında değerlendirilmesi
Yükleniyor...
Tarih
2022
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
ÖZET: Devletler ve spor yönetim organları, sporda, kadınların ve erkeklerin eşit sportif olanaklara sahip olmasını garanti altına almak için, erkek ve kadın olmak üzere biyolojik cinsiyete dayalı ikili bir ayrım getirmektedir. Bu ikili ayrımın bir sonucu olarak, sporda, kadınlara yönelik uygulanan ve bir kadının yarışmaya uygun olup olmadığını saptamaya yarayan cinsiyetin belirlenmesi testleri, 1900’lü yılların başından itibaren değişerek günümüze değin ulaşmıştır. Günümüzde, çoğunlukla interseks olarak nitelenen bireylerin spora katılımını, birtakım hormon test ve tedavilerine tabi tutmak suretiyle etkileyen bu testlerin; LGBTI bireylerin seslerini daha fazla duyurmaya başlaması ve LGBTI bireylerin haklarının korunmasına ilişkin hukuki düzenlemelerin mevzuatta yerini almasıyla, insan hak ve özgürlüklerine aykırı olduğuna dair itirazlar uluslararası hukuk dünyasının önemli meselelerinden biri haline gelmiştir. Bu durum da sporun çıkarları ve sporcu hakları arasında bir denge kurulması gerekliliğini doğurmuştur. Bu doğrultuda, özellikle interseks bireylerin yarışmalara dahil edilmesinde uygulanan hukuki düzenlemeler, sporun çıkarlarına uygun görülse dahi, bu düzenlemelerin insan haklarının korunması temel standartlarına etkisi tartışmalara başka bir boyut kazandırmıştır. Bu tez çalışmasında; 1900’lü yıllarda elit sporun kadın kategorisinde başlayan cinsiyetin belirlenmesi meseleleri kronolojik olarak anlatılmış ve bu konudaki son düzenleme olan DSD Regülasyonu’na karşı, Güney Afrikalı ve koşucu Mokgadi Caster Semenya tarafından, ilk olarak Spor Tahkim Mahkemesi’ne, sonrasında İsviçre Federal Mahkemesi’ne yapılan itirazlar ve sonuçları ile Semenya’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapmış olduğu başvurunun nedenleri ele alınmıştır. Akabinde, Semenya’nın bu başvurusu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal içtihatları doğrultusunda değerlendirilmeye çalışılmıştır. Son olarak ise uluslararası spor yönetim organlarının eylemlerinden ötürü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca devletlerin pozitif yükümlülüğü meselesine değinilmiştir.
ABSTRACT: States and sports governing bodies regulate sex-based segregation between men and women to ensure that women have the same opportunities as men in sports. As a result of this segregation, sex verification tests applied to women and the verification used to determine whether a woman is eligible for competition vary from the early 1900s to the present day. It has become one of the important issues in the world of international law today, there are objections to the verification process, which affect the participation of mostly intersex individuals, subjecting them to certain hormone tests and treatments, which are against human rights and freedom of LGBTI individuals. They have started making their voices heard, legal arrangements regarding the protection of LGBTI individuals’ rights have been included into legislation. This situation has led to the necessity of establishing a balance between the interests of sports and the rights of athletes. Moving forward, legal arrangements applied, specifically for the inclusion of intersex individuals in the competition are deemed appropriate in the interest of sport, the effect of these arrangements on the fundamental standards of protection of human rights has added another dimension to the discussion. In this dissertation, the issues of determining sex, which started in the women’s category of elite sports in the 1900s, are explained chronologically, the consequences of the challenge of the South African and runner Mokgadi Caster Semenya, first to the Court of Arbitration for Sport (CAS) and then to the Swiss Federal Court, against the DSD Regulations, which is the last regulation on this subject, and then the reasons for her application to the European Court of Human Rights have been addressed. Subsequently, this application of Semenya has tried to be evaluated in line with the precedents of the European Court of Human Rights. Finally, the issue of liability of states in accordance with the European Convention on Human Rights due to the actions of international sports governing bodies has been mentioned.
ABSTRACT: States and sports governing bodies regulate sex-based segregation between men and women to ensure that women have the same opportunities as men in sports. As a result of this segregation, sex verification tests applied to women and the verification used to determine whether a woman is eligible for competition vary from the early 1900s to the present day. It has become one of the important issues in the world of international law today, there are objections to the verification process, which affect the participation of mostly intersex individuals, subjecting them to certain hormone tests and treatments, which are against human rights and freedom of LGBTI individuals. They have started making their voices heard, legal arrangements regarding the protection of LGBTI individuals’ rights have been included into legislation. This situation has led to the necessity of establishing a balance between the interests of sports and the rights of athletes. Moving forward, legal arrangements applied, specifically for the inclusion of intersex individuals in the competition are deemed appropriate in the interest of sport, the effect of these arrangements on the fundamental standards of protection of human rights has added another dimension to the discussion. In this dissertation, the issues of determining sex, which started in the women’s category of elite sports in the 1900s, are explained chronologically, the consequences of the challenge of the South African and runner Mokgadi Caster Semenya, first to the Court of Arbitration for Sport (CAS) and then to the Swiss Federal Court, against the DSD Regulations, which is the last regulation on this subject, and then the reasons for her application to the European Court of Human Rights have been addressed. Subsequently, this application of Semenya has tried to be evaluated in line with the precedents of the European Court of Human Rights. Finally, the issue of liability of states in accordance with the European Convention on Human Rights due to the actions of international sports governing bodies has been mentioned.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Spor Tahkim Mahkemesi, Caster Semenya, Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet, DSD Regülasyonu, European Court of Human Rights, Court of Arbitration for Sport, Sex and Gender, DSD Regulations