Türkiye’de konut sunumunda unutulmuş bir pratik: Erdemir lojmanlari deneyimi
Yükleniyor...
Tarih
2020
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
ÖZET: Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (ERDEMİR) lojmanları, 1962-65 yılları arasında Türkiye'nin ilk prefabrik konut adaları olarak etap etap gerçekleşen bir uydu-kent uygulamasıdır. Kentsel ölçekte planlanan proje, sadece ekonomik meskenler ve tip planlarla uygulanan monoton bir konut projesi olmak yerine; ulusal bir yarışmayla yapılarak çoğulcu arayışlara açık bir tasarım süreciyle gerçekleşmiştir. İşçi meskenlerini kamu yatırımları olarak üretmek, çalışma ve yaşamın bir arada düşünüldüğü bir döneme işaret etmektedir. “Lojmanlar” pratiği, bu anlamda onu oluşturan sanayi kenti koşulları, bürokratik piramit ve refah devletinin kurumsal yapılarının çözülmesi üzerinden değerlendirilmektedir. Tez kapsamında küresel ve yerel ölçekte kapitalist üretim ilişkileri, neoliberalleşme ve konuta dair sosyal poltikaların ilişkisi kurulmakta; konut sorunu ve sosyal konut tartışmalarıyla bir çerçeve çizilmektedir. Böylelikle Türkiye’de mimarlık pratiğinin bileşenlerini ve dönüşümünü okuyabileceğimiz, yeni aktörler ve aygıtların eklenmesiyle kentsel ve politik düzlemde ortaya çıkan etkilerini kavrayabileceğimiz bir izlek sunmayı amaçlamaktadır. Türkiye’nin konut üretimi deneyimlerinde arz-talep ilişkileri ve konut gereksinmesine karşı otonom gelişen refleksler tartışmaya dahil edilmiştir. Türkiye modernitesi ve endüstri kentleşmesiyle özdeşleşmiş lojman olgusu, sadece mekânsal özellikleriyle değil, mülkiyet biçimi, aktörler ve uygulama/işletme biçimiyle de diğer konut sunumlarından ayrışan bir pratik olarak görülmektedir. Bu sebeple lojmanların bir model olarak kavranmaya çalışılması önemlidir. “Konut”un bir gereksinme olarak nitelikli biçimde karşılanmasının ötesindeki anlamları ve bunların sosyal politikalar içinde ne denli belirleyici olabildiği tartışmaya açılmaktadır. Güncel anlamıyla konut sorununun bir nicelikten öte daha çok bir nitelik sorununu tariflediği ve kestirme yollarla çözülemeyeceği açıktır. Lojmanlar pratiğini bu bağlamda irdelemenin, konut sorununun sadece mülk edindirme ile veya mülk edinmenin kolaylaştırılması/teşvik edilmesi ile çözülmesinin mümkün olamayacağını hatırlamak ve konut üretiminin piyasa dışı mekanizmalarla nitelikli biçimde uygulanabilirliğini yeniden gündeme getirmek açısından potansiyeller taşıyan bir yaklaşım olduğu düşünülmektedir. Lojmanlar, Türkiye'de yavaş yavaş kaybolan bir fenomen olarak özelleştirilen fabrika ve kamu kuruluşlarıyla birlikte 2019 yılı itibariyle satılmaya başlanmıştır. Lojmanlar, Türkiye modernitesinde kurucu bir ideolojik öğe olmanın ötesinde, barınmayı üstlenen refah devletinin izlerini taşır. Kullanım değeri öncelikli olarak planlanan lojmanlar, ortak alan ve az yoğunluklu çevresel düzenleriyle (mülkiyeti devlete ait) sosyal konutlar olarak sunulmaktır. Türkiye’nin hemen hemen her kentinde 1930'lardan 70'lerin sonuna kadar farklı biçim ve yaklaşımlarla inşa edilen “lojmanlar”, bulundukları kentlerde bürokratik sınırlar inşa etmenin yanısıra anonimleşen bir toplumsallık üretmektedirler. Lojman mekânlarında kurulan toplumsallık, kurumsal aidiyet, hiyerarşi ve sınır kavramları çerçevesinde irdelenmiştir.
ABSTRACT: The “lodgings” of Eregli Iron and Steel Factories (Erdemir), are the first prefabricated housing project in Turkey as a satellite-city. It had been constructed step by step between 1962-65. The project was realized at an urban scale through a national competition as a pluralistic design process rather than being just a monotonous housing project implemented as "economic" dwellings. Producing dwellings for workers as public investment, marks a period when working and living are considered mutually by the state. In this sense, even the “lodgings” practice is composed through the industrial city conditions, it still stands in the dissolution of the bureaucratic pyramid and the institutional structures of the welfare state. The framework of the thesis illustrated by the discussions on "the question of housing" and public housing models on the global and local scale. This related to establishing the links between capitalist relations, neo-liberalization, and production of space. Turkey's experiences on housing production included in the debate with the supply-demand relations and autonomic reflexes facing the growing housing needs in vast urbanization. The lodgings as an urban phenomenon, not only discussed with their spatial characteristics, ownership status and implementation/operation systems, but also as a practical model for housing provision. How decisive the economic and social policies can be on the production of space and housing policies is thus open to discussion. Within the varying representations of the dwelling, it is clear that the housing problem has shifted into a quality problem rather than a quantity problem today and cannot be solved by shortcuts like acquiring property or by facilitating/promoting property acquisition. In this context, examining the practice of lodgings as an approach provides a potentiality on housing production through non-market mechanisms. Nowadays lodgings are slowly disappearing as a phenomenon in Turkey by the privatization of factories and public institutions. Lodgings were built with various programs and approaches from the 1930s until the end of the 70s. The early lodgings were mostly an ideological component in the founding of Turkish modernity and jointly they bear the traces of the welfare state. While planning these social housing units with the common areas, a low-density environmental approach implemented with the priorities of the use-value. These places produced a distinguished anonymous culture as well as represented the bureaucratic pyramid almost in every city of Turkey. The social interaction in lodgings highly correlated with the institutional belonging, hierarchy, and boundaries grounded by the lodgings.
ABSTRACT: The “lodgings” of Eregli Iron and Steel Factories (Erdemir), are the first prefabricated housing project in Turkey as a satellite-city. It had been constructed step by step between 1962-65. The project was realized at an urban scale through a national competition as a pluralistic design process rather than being just a monotonous housing project implemented as "economic" dwellings. Producing dwellings for workers as public investment, marks a period when working and living are considered mutually by the state. In this sense, even the “lodgings” practice is composed through the industrial city conditions, it still stands in the dissolution of the bureaucratic pyramid and the institutional structures of the welfare state. The framework of the thesis illustrated by the discussions on "the question of housing" and public housing models on the global and local scale. This related to establishing the links between capitalist relations, neo-liberalization, and production of space. Turkey's experiences on housing production included in the debate with the supply-demand relations and autonomic reflexes facing the growing housing needs in vast urbanization. The lodgings as an urban phenomenon, not only discussed with their spatial characteristics, ownership status and implementation/operation systems, but also as a practical model for housing provision. How decisive the economic and social policies can be on the production of space and housing policies is thus open to discussion. Within the varying representations of the dwelling, it is clear that the housing problem has shifted into a quality problem rather than a quantity problem today and cannot be solved by shortcuts like acquiring property or by facilitating/promoting property acquisition. In this context, examining the practice of lodgings as an approach provides a potentiality on housing production through non-market mechanisms. Nowadays lodgings are slowly disappearing as a phenomenon in Turkey by the privatization of factories and public institutions. Lodgings were built with various programs and approaches from the 1930s until the end of the 70s. The early lodgings were mostly an ideological component in the founding of Turkish modernity and jointly they bear the traces of the welfare state. While planning these social housing units with the common areas, a low-density environmental approach implemented with the priorities of the use-value. These places produced a distinguished anonymous culture as well as represented the bureaucratic pyramid almost in every city of Turkey. The social interaction in lodgings highly correlated with the institutional belonging, hierarchy, and boundaries grounded by the lodgings.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Sosyal konut, konut sunumu, lojman, kullanım değerideğişim değeri, Social housing, production of space, lodgings, use valueexchange value