Yazar "Kurtulan, Gökçe" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuğun Soyadına İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararlarının İncelenmesi(2015) Kurtulan, Gökçe; Süzel, Ece BaşÇocuğun soyadına ilişkin olarak TMK m.321nin bir bölümü, 2009 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. 2015 yılında ise, çocuğun soyadı mevzuu, bireysel baş- vuru kanalı ile Anayasa Mahkemesi önüne getirilmiştir. Velayet hakkına sahip olan başvurucu anne, çocuğuna kendi soyadının verilmesini talep etmektedir. Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu değerlendirme sonucu, Anayasanın 20. maddesi ile güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle, bu ihlalin olumsuz sonucunun ortadan kalkması için, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin ikinci fıkrası gereği, yeniden yargılama yapılması için kararı, ilgili mahkeme olan Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesine göndermiştir.Öğe Haksız Fiilde Hukuka Aykırılık Unsuru(2017) Kurtulan, GökçeHaksız fiilin belki de en tartışmalı konularından biri hukuka aykırılık unsurudur. Kanun koyucunun bir tanım vermekten kaçınarak sadece zikrettiği bu unsurun ne anlama geldiği konusunda öğretide de bir görüş birliği yoktur. Esasen haksız fiil sorumluluğunu sınırlandırıcı bir işleve sahip hukuka aykırılık unsurunun ne anlama geldiğine ilişkin olarak öğretide çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bununla birlikte, bugün dahi, hiçbir teorinin hukuka aykırılık unsuruna ilişkin soruların tamamına cevap verebildiğini söylemek mümkün değildir. Özellikle mutlak haklar bakımından bu hakların dolaylı bir şekilde veya bir yapmama fiili sonucunda ihlali durumunda ve salt ekonomik zararlar açısından da yazılı bir özel koruma normunun bulunmadığı hallerde, hukuka aykırılık unsuruna ilişkin tartışmalar devam etmektedir.Öğe TBK M.71/ F.4 HÜKMÜNE ALTERNATİF ÇÖZÜM: ÖRTÜLÜ BOŞLUK(2016) Kurtulan, Gökçe; İnceoğlu, M.MuratTürk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesinin son fıkrası, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş ise, bu tür faaliyetlerden zarar görenlerin denkleştirilme isteyebileceğini düzenlemiştir. Bu hükmün nasılyorumlanması gerektiği konusunda doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Kanaatimizce burada örtülü bir kanun boşluğunun bulunduğu kabul edilmeli ve bu boşluk tamtazminat ilkesi ile doldurulmalıdır.Öğe TBK m.71/ f.4 hükmüne alternatif çözüm: örtülü boşluk(İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2016) İnceoğlu, Murat; Kurtulan, GökçeÖZET: Türk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesinin son fıkrası, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş ise, bu tür faaliyetlerden zarar görenlerin denkleştirilme isteyebileceğini düzenlemiştir. Bu hükmün nasıl yorumlanması gerektiği konusunda doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Kanaatimizce burada örtülü bir kanun boşluğunun bulunduğu kabul edilmeli ve bu boşluk tam tazminat ilkesi ile doldurulmalıdır.Öğe TÜRK HUKUKUNDA İMKÂNSIZLIK VE AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ KURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI(2016) Kurtulan, GökçeSözleşmeler hukukunun temelinde yatan irade özerkliği ilkesi, tarafların kural olarak özgürce sözleşme yapabilmesi serbestisinin yanı sıra, tarafların yaptıkları bu sözleşmeyle bağlı olmasını, başka bir deyişle ahde vefayı da gerektirir. Ancak zamanla gelişen imkânsızlık ve işlem temelinin çökmesi öğretileri ile bu ilkenin katılığı yumuşatılmış, sözleşmelerin her zaman taahhüt edildiği gibi ifa edilmeyebileceği kabul edilmiştir. Her ne kadar iki kurum da sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan ve sözleşmenin ifasını tehlikeye düşüren olgular üzerine kurulmuş olsa da, aslında iki kurumun kapsamlarının, şartlarının ve sonuçlarını farklı olduğu görülmektedir. Buna karşılık, fiili imkânsızlık, sübjektif imkânsızlık ve tartışmalı olmakla birlikte ekonomik imkânsızlık kavramları üzerinden gittikçe sınırları genişleyen imkânsızlık öğretisinin birtakım işlem temelinin çökmesi hallerini, özellikle ifa güçlüğünü de kapsamına alacak şekilde yorumlanması sonucunda iki kurum arasındaki ayrım giderek silikleşmiştir. Bu makalede, iki kurum arasındaki ayrımın neden daha keskin bir şekilde yapılması gerektiği sorusu özellikle hukukun ekonomik analizi ve mukayeseli hukuk yöntemleri vasıtasıyla incelenmiş, kurumların şartları ve sonuçları bakımından birbirinden ayrılması gerektiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe TÜRK HUKUKUNDA TÜKETİCİ UYUŞMAZLIKLARININ TAHKİME ELVERİŞLİLİĞİ(2017) Kurtulan, GökçeTahkim anlaşmasının konu bakımından kısıtlanması anlamına gelen tahkime elverişlilik hususu, hangi uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesinin mümkün olduğuna ilişkin olup, kanun koyucuların hukuk politikası tercihleriyle yakından ilintilidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Milletlerarası Tahkim Kanunu tahkime elverişlilik hususunu "aynî haklara ilişkin uyuşmazlıklar ile iki tarafın iradelerine tâbi olmayan uyuşmazlıklar" ifadesiyle ele almaktadır. Bununla birlikte "iki tarafın iradesine tâbi olmayan uyuşmazlık" ifadesinden ne anlaşılması gerektiği öğretinin yorumuna ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bu çalışmada, esasen nitelikli bir borçlar hukuku sözleşmesi olan tüketici sözleşmesinin ve bundan kaynaklanan uyuşmazlıkların "iki tarafın iradelerine tâbi olmayan" uyuşmazlıklar olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği ve ihtiyari tahkime konu olup olamayacakları tartışılmaktadır. Çalışmanın devamında ise genel işlem koşulları arasında yer alan tahkim şartlarının geçerliliği hususu ele alınmıştır.