Yazar "Güner, Gökçe Kurtulan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AVRUPA BİRLİĞİ TÜKETİCİ HUKUKUNDA YENİ BİR AYRIM: DİJİTAL İÇERİK VE HİZMETLER İLE DİJİTAL UNSURLU MALLAR(2022) Güner, Gökçe Kurtulan; Atamer, Yeşim M.Avrupa Birliği’nde 2019 yılında kabul edilen ve 2022 yılı itibariyle Üye Devletlerin iç hukuk sistemlerine aktarılan 2019/770 sayılı Dijital İçerik ve Hizmet Yönergesi ile 2019/771 sayılı Satım Yönergesi ile tüketici hukukunda yeni bir ayrım ortaya çıkmıştır. Buna göre maddi bir taşıyıcıda sunulsa dahi dijital içerik ve hizmetlerin 2019/770 sayılı Yönerge’nin konusunu, gömülü dijital içeriğe sahip olan dijital unsurlu malların, diğer bir deyişle akıllı malların ise 2019/771 sayılı Yönerge’nin konusunu teşkil ettiği kabul edilmiştir. Her iki Yönerge de konu itibariyle uygulama alanlarına giren sözleşmeler bakımından ifanın sözleşmeye uygunluğu, sözleşmeye aykırılık durumunda tüketicinin sahip olduğu talepler ve bu taleplerin ne şekillerde kullanılacağına ilişkin kurallar getirmektedir. Bu açıdan epey benzer bir yapı üzerine kurulu olan bu düzenlemelerin beraberinde getirdiği kurallar ise birkaç önemli noktada ayrışmaktadır. Bu nedenle aslında birbiriyle sıkı bir ilişki içinde olan Yönergelerin konu itibariyle kapsamlarının doğru bir şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada öncelikle Yönergelerin beraberinde getirdiği hukuki çerçeve genel olarak ele alınmış, ardından bahsi geçen ayrım açısından kilit kavramlar olan dijital içerik ve dijital unsurlu mal kavramları incelenmiştir.Öğe PROJE FİNANSMANI BAĞLAMINDA YAPILAN PAY REHNİ SÖZLEŞMELERİNDE YER ALAN MÜDAHALE (STEP-IN) KLOZLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER(2020) Şerbetcioğlu, Damla Keskin; Güner, Gökçe KurtulanProje finansmanı bağlamında yapılan kredi sözleşmelerinden doğan borcuteminat altına almak amacıyla uygulamada genellikle kreditörler lehine projeşirketinin payları üzerinde rehin tesis edildiği ve söz konusu rehin sözleşmelerinde,proje şirketinin kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ifa etmede temerrüdedüşmesi hâlinde rehin alan alacaklının proje şirketinin yönetimine müdahale etme(step-in) hakkına sahip olacağının hükme bağlandığı görülmektedir. Bu çalışmadastep-in haklarının oy hakkının kullanılmasına ilişkin bir temsil yetkisi üzerindenverildiği yapı esas alınmış ve bu yapının beraberinde getirdiği temsil yetkisinin gerialınabilirliği ve oy hakkının kullanılması durumunda talimatlarla bağlılık hukukimeseleleri incelenmiştir. Kanımızca temsil yetkisinin, karşılaştırmalı hukuk verileride dikkate alındığında, step-in haklarında olduğu gibi temsilcinin menfaatinin de öneçıktığı ilişkilerde geri alınamaz şekilde düzenlenmesinin mümkün olduğunun kabuledilmesi isabetlidir. Benzer yönde, bu yetkiyi içeren sözleşmelere vekalet sözleşmesihükümleri kıyasen uygulansa da vekilin talimatlarıyla bağlılığa ilişkin kuralın step-inyapısını kuran sözleşmelere uygulanmaması gerekmektedir. Öte yandan, bu tartışmalıhususların kreditörler açısından bir risk unsuru olduğunu söylemek mümkündür. Bunedenle çalışmanın son bölümünde bu tartışmaları bertaraf etmek amacıyla, projeşirketinin payları üzerinde rehin ile eş zamanlı olarak bir intifa hakkı kurulmasıalternatif bir step-in modeli olarak sunulmuştur.Öğe Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile İmalatçının Sorumluluğu Konusu Türk Hukuku Açısından Çözülmüş müdür?(2021) Güner, Gökçe Kurtulan; Atamer, Yeşim M.Pozitif hukukumuza ilk defa mülga (4077 sayılı) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 2003 yılında değiştirilen 4. maddesi ve buna dayanılarak çıkarılan bir Yönetmelik'le tartışmalı bir giriş yapan ancak 2014 yılında yürürlüğe giren (6502 sayılı) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da açıkça düzenlenmeyen imalatçının sorumluluğu kavramı, 2021 yılında yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'yla tekrar yasal bir temele kavuşturulmuştur. İlgili Kanun ile Avrupa Birliği'nin hem 1985 tarihli İmalatçının Sorumluluğu Yönergesi (85/374/EEC), hem de 2001 tarihli Ürün Güvenliği Yönergesi (2001/95/EC) iç hukukumuza aktarılmaya çalışılmıştır. Ancak Devlet'in piyasaya sürülecek ürünlerin asgari standartları tutması konusunda beklentilerini ortaya koyan ve imalatçılar üzerinde sürekli bir idari denetimin de ön koşulunu oluşturan ürün güvenliği kurallarıyla, ürünün piyasaya sürülmesinden sonra ortaya çıkan, ürün güvenliği kurallarıyla engellenemeyen artık riskin bir zarar doğurması durumunda bunun tazminini hedefleyen imalatçının sorumluluğu kurallarının aynı Kanun'da düzenlenmiş olması beraberinde birtakım uyumsuzlukları getirmiştir.Bu çalışmada ilgili Kanun uyarınca imalatçının sorumluluğuna ilişkin esaslar değerlendirilerek Kanun'un tartışmalı sayılabilecek bazı hükümlerinin nasıl anlamlı bir şekilde yorumlanabileceğine dair öneriler getirilmiş ve Kanun'un güncel gelişmeler karşısında eksik kaldığı yönlerine işaret edilmeye çalışılmıştır.