İstanbul Bilgi Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

Güncel Gönderiler
A Study of Turkey's Attempts to Fulfill the EU Accession Requirements in the Fields of Human Rights, Police Cooperation and Human Rights Training for the Police
(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 24/12/2001)
During the history of Turkey-EU relations, there have been many milestones and histoıic events. There have been several internal changes within EU. The EU now gives priority to human rights and democratisation issues in their intemal relationships. Thus for the candidate members, the prior requirement is respect for human rights and democratisation. The more the EU enlarges, the more problems will emerge. The EU does not want the new candidates to create problems for the Union. A high inflation and unemployment rate in a common market economy will create problems which will affect all member states. Minimum standards must be met for an effective deepening process in the future. Thus Turkey, to become a part of Europe, and also to meet the requirements of a global market, must not only solve its economic problems but must also resolve its problematic issues on human rights and democratisation. Reforms suppoıting the realisation of democratisation should be accelerated. The EU should observe impartiality towards Turkey. Financial aid in the form of donations (similar to Greece, Spain and Portugal) should be provided. Double standards should be avoided. The decisions taken at the Helsinki Summit created a calm atmosphere in Turkey. Further steps should now be taken.
In this study, I have tried to identify the Turkey-EU government's efforts and the progress achieved in accordance with the National Programme. As the nation's law enforcement officials, Police Cooperation is vital for the implementation of human rights. Hence, the European Police Organisation and its history, police and human rights in Turkey, and the significant role of 'education' in human rights in the accession period, will be discussed. 'Police Cooperation', both in the Political Criteria and Cooperation in the Justice and Home Affairs sections of the National Programme, will be analysed.
This study entitled 'Turkey' s Attempts to Fulfill The EU Accession Requirements In The Fields Of Human Rights And Human Rights Training For The Police' elaborates the approach of the European Union and Turkey to the concept of human rights and attempts to display the common and differing viewpoints.
Interspecies liminality on the edge of life: human-animal companionship in Madame (1989)
(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 25/06/2024) Taşdizen, Burak
[EN] This article argues for liminality as a mutual, interspecies experience as well as a constituent of human-companion animal bond. Despite its potential for animal scholarship, research on interspecies liminality remain rather scarce. Drawing upon this research gap, the main objective of this study is to explore the experiences of liminality of human and feline protagonists in Halit Refiğ’s film Madame [Hanım] (1989) through its analysis conducted in adherence with the coding principles of Grounded Theory. Experiences of liminality of the human and feline protagonists in the film are closely related to the status passages of the characters’ lives. While the film narrates human liminality between living and dying at the end of Olcay’s life, the feline character Hanım depicts liminality of the animal subject between person and property as well as spatial (non)belonging thereof due to her human companion Olcay’s dying. Findings of the study indicate that, in addition to the category of liminal animals being a descriptor for animal populations in proximity to human settlements, liminality lens could be employed to understand life trajectories of individual animals, and to disclose potentialities for interspecies companionship and mutual survival in human-animal borderlands.
Sokak köpeği sahiplenme deneyimlerini görünür kılmak: özel olan politiktir
(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 25/06/2024) Özdoğan, Huri Kiraz
[TR] Bu makalede iktidar kurumlarının sokak köpeği olgusunu sahiplendirmeyle yönetme politikasını sorunsallaştırıyorum. Politik, toplumsal ve ekonomik boyutları olan bir konuyu kamusal alanın sorumluluğundan özel alandaki kişilerin sorumluluğuna taşıyarak görünmezleştirdiklerini iddia ediyorum. Feminist hareketin “özel olan politiktir” mottosundan hareketle sokak köpeği sahiplenenlerin deneyimlerine odaklanarak bunları görünür kılıyorum. İlkin Köpek Nüfus Yönetimi Paradigmasının düzenlediği –bakımevi, toplama gibi– araçlarında ve düzenleme dışı bıraktığı müşterek yaşam alanlarda ötekileştirilmelerini ve metalaştırılmalarının travma yaratan yönlerini deneyimler üzerinden gösteriyorum. Sahiplenilen köpeklerin yaşanmışlıklarını yeni sahipli yaşamlarına da taşıdıklarına dikkat çekiyorum. Sahiplenenlerin de hiçbir kamu desteği almaksızın kendi olanaklarıyla travmaları iyileştirme ve/veya onları idare etme yönünde geliştirdikleri yöntemleri aktarıyorum. Bu süreçte sosyal çevrelerinde ve müşterek alanlarda ötekileştirilebildiklerine de dikkat çekiyorum. Kamunun bu alanda öncelikle köpeklere tekil bakacak ve onları ötekileştirmeyecek şekilde paradigmasını değiştirmesine dair vurguyu paylaşıyorum. Burada aynı zamanda sahiplendirmeyle ilgili düzenlemelerin patriarkal eşitsizlikleri pekiştirmeyip bilakis onları dönüştürecek şekilde olmasına dair taleplere de yer veriyorum.
Rezil kedilerin yaşamı veya barınakların doğuşu: Almanya örneği
(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 25/06/2024) Alnıaçık Özyer, Eylül Tuğçe
[TR] İnsan olmayan varlıkların tarihsel anlatılar içinde kendine yer bulmasına sık rastlanmasa da mevcut tertibatlarda izleri takip edilebilir. Zira insan olmayan varlıklar da benzer şiddet, ihtimam veya güç ilişkilerine tabidirler. Bu çalışmada Alman İmparatorluğu döneminde kedilerle kurulan ilişki üzerinden kamusal alanlarda hangi canlıların yaşayabildiğine dair zor sorunun peşine düşülmektedir. Hayvan koruma literatürü ve pratiklerinin gelişme aşamasına denk gelen söz konusu dönemde evcil hayvanlara gösterilen eşzamanlı, ancak farklı ölçülerdeki şiddet ve ihtimam, yaşamlarının kamusal alanlardan sürülmesiyle neticelenmiştir. Bu çerçevede Geheimes Staatsarchiv Preußischer Kulturbesitz: GStA PK’da (Prusya Kültürel Miras Vakfı Gizli Devlet Arşivleri) yürütülen arşiv çalışması sonucu ulaşılan kedilerin sokaklardan toplatılmaları ve öldürülmeleri süreci biyo-, nekropolitik tertibatlar, çevre koruma diskuru ve “Büyük Kapatılma” bağlamlarında analiz edilmektedir.
Hayvan tarihi: Osmanlı-Türkiye geçmişine türlerarası perspektifle bakmak
(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 25/06/2024) Dölek Sever, Deniz
[TR] İnsan-hayvan ilişkilerinin zaman içerisindeki değişimini ve hayvanların geçmişteki çoklu rollerini inceleyen hayvan tarihi, Osmanlı ve Türkiye tarih araştırmalarında 2010’lardan itibaren gelişen yeni bir alt alandır. Bu makale, tarih disiplininin insan merkezci (anthropocentric) zihniyet yapısına alternatif olarak geçmişi türlerarası bakış açısıyla incelemeyi öneren hayvan tarihini, çeşitli metodolojik sınırları ve bu sınırların aşılmasıyla tarih yazımına sunduğu katkılar bağlamında analiz etmektedir. Geçmişteki pek çok insan etkinliğinin önemli bir aktörü olan hayvanlara tarih anlatılarında yer verilmemesi ya da yalnızca edilgin bir vasıta olarak yer verilmesi eksik ve yetersiz bir geçmiş tahayyülü oluşturulduğu anlamına gelir. Bu bakımdan, hayvan tarihi, geçmişin hakikatine daha fazla yaklaşılmasını sağlar. Ayrıca, insanın kendini diğer türler arasında üstün olarak konumlandırmasının tarihsel kökenlerine ışık tutarak hâlihazırda insanın hayvanlarla kurduğu eşitsiz ve yıkıcı ilişkilerin dönüştürülmesine katkıda bulunur. Makale bu imkânları barındıran hayvan tarihinin Türkiye ve Osmanlı tarih araştırmalarındaki örneklerini değerlendirerek yeni araştırmacılara bir referans sunmaktadır.