Savaşın kadınlar üzerindeki etkisi üzerine yorumlayıcı fenomenolojik analiz: Bosna Hersek 1992-1995
Yükleniyor...
Tarih
2020
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu araştırmanın amacı Bosna Hersek savaşından 24 yıl sonra savaş travmasının kadınların ruh sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkisi ve etkiler karşısında hangi baş etme yöntemlerini kullandıklarını araştırmayı hedeflemektedir. Bu araştırma ile önceki hipotezleri doğrulamaktan farklı olarak, kadınların bu durumu nasıl deneyimledikleri ve bu deneyimlere ne tür anlamlar atfettikleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu hedefe ulaşmak amacıyla nitel bir yaklaşım yürütülmüştür. 1992-1995 Bosna-Hersek savaşını yaşamış ve halen Bosna-Hersek'te yaşayan 8 kadınla yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirmiş ve elde edilen veriler Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda 'Olay Anlatımı' Umut/Umutsuzluk; Başetme ve, Etnik Kimlik Algısı; ana temaları bulunmuş ve alt temalar ile birlikte tartışılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, savaştan 24 yıl sonra dahi katılımcıların bir kısmının travma sonrası stres belirtileri gösterdiği görüldü ve literatürdeki örnekleriyle tartışıldı. Savaş sonrası stresörlerin, ülkedeki siyasal iktidarsızlığın, yeniden savaş çıkma ihtimali gibi güncel stres kaynaklarının da katılımcıların ruh sağlığı üzerinde etkisi olduğu görüldü. Savaşın psikolojik etkilerinin 24 yıl sonra dahi devam ediyor olmasının önemli nedenlerinden biri ise, fiziksel sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin devam ediyor olmasıdır. Katılımcıların eğitim düzeylerine bakılmaksızın hepsinin başetme yöntemi olarak ilk öncelikli olarak 'uğraş edinmek' ikinci en fazla olarak kullanılan yöntemin dini uygulamalar olduğu görüldü. Katılımcılarda etnik kimlik tanımlaması dini kimlik ile bağlantılıdır, Tarihinde etnik grupların birlikte yaşaması ile birçok savaşa şahit olmuş olan bölgede yaşayan katılımcıların diğer etnik gruplara karşı tutumları beklenilenin aksine olumsuz değildir. Etnik ayrımların ortaya çıktığı zamanlarda savaşların olduğu, beraber yaşamaktan başka bir seçenekleri olmadığı, politik nedenlerle ayrımların başlatılmadığı durumlarda halkın tüm etnik gruplar birlikte barış içinde yaşadıkları görüşü genel olarak katılımcıların ortak görüşüdür.