Utanma ve gurur arasında 'dil' ve kürt kadınları: Yüksekova örneği
Yükleniyor...
Tarih
2011
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 United States
info:eu-repo/semantics/openAccess
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalışma, anadili Kürtçe olan kadınların, başta eğitim kurumları olmak üzere, kamusal alanda yaşadıkları zorluklara odaklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi tek-dillilik anlayışı, Türkçe dışındaki tüm dillerin kamusal görünürlüğünü yok etmiş, Türkçe bilmeyen insanların, kamusal alanda ihtiyaçlarını, başkalarına bağımlı olmadan karşılayabilmelerini imkânsız hale getirmiştir. Türkiye'de Kürtlerin Türklerden sonra en geniş nüfusa sahip olması ve Kürt kadınlarının Kürt erkeklere nazaran Türkçeyi öğrenme konusunda daha az avantajlı olmaları, Kürt kadınlarını, resmi tek-dillilik politikasının en büyük mağdurları haline getirmiştir. Kemalistlerce, Türklüğün, Türkiye Cumhuriyet'indeki yegâne ve en üstün etnik yapı olarak kurgulanması Kürt kimliğinin hem görünürlüğünü azaltmaya yönelik politikaların üretilmesine hem de bu kimliğin aşağılanmasına yol açmıştır. Böylelikle Kürtlerin, hem resmi hem de popüler söylemler aracılığıyla, yardımıyla kendi kimliklerinden utanmaları ve nihayetinde bu kimliklerini terk etmeleri beklenilmiştir. Bu politika kısmi de olsa belirli bir başarı elde etmiştir ancak özellikle Kürt hareketiyle beraber kimliğinden utanılarak geçirilen belirli bir dönem dönüşüme uğrayıp, kimliğin, bir mücadele merkezi haline gelmesi ve gurur kaynağı olması sağlanmıştır. Bu tez çalışmasında kimlik merkezli utanç ve gururun Kürt kadınlarınca ne şekilde yaşandığı, nasıl anlamlandırıldığı üzerinde durulacaktır. Çalışmanın saha araştırması Yüksekova olarak belirlenmiş ve toplamda 35 kadın ile derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Bu mülakatlar ışığında yaşanılan mağduriyetlerin neler olduğu, bu mağduriyetlerin görüşmeciler nezdinde ne şekilde okunduğu, bu çalışmanın ana tartışması olacaktır
This study focuses on the difficulties faced in the public sphere, especially in schools, by women whose mother tongue is Kurdish. The principle of one language in The Republic of Turkey caused the disappearance of the visibility of all languages other than Turkish; and people who do not know Turkish must rely on others assistance. Because Kurds have the highest population following Turks, and because Kurdish women have less advantages than Kurdish men, Kurdish women have become the largest victims of the one-language principle. The ethnocentric project of Turkishness in the Republic of Turkey bores both a disappearance of and insult towards the Kurdish identity. Through this policy and via formal and popular discourses, it is expected that Kurds, will experience a national shame and therefore will abandon their culture. This policy is not unsuccessful, but it is especially with the Kurdish movement that this process of shaming of his/her identity is transformed and the identity becomes the center of struggle and the basis of pride. This study looks at how Kurdish women live and how they interpret both the shame and pride at the center of their identity. The scope of the study is held to Yüksekova; the method involved interviews with 35 Kurdish women. In light of this interviews, this studys focus will be the problems Kurdish women face in the public sphere and how they interpret this problems.
This study focuses on the difficulties faced in the public sphere, especially in schools, by women whose mother tongue is Kurdish. The principle of one language in The Republic of Turkey caused the disappearance of the visibility of all languages other than Turkish; and people who do not know Turkish must rely on others assistance. Because Kurds have the highest population following Turks, and because Kurdish women have less advantages than Kurdish men, Kurdish women have become the largest victims of the one-language principle. The ethnocentric project of Turkishness in the Republic of Turkey bores both a disappearance of and insult towards the Kurdish identity. Through this policy and via formal and popular discourses, it is expected that Kurds, will experience a national shame and therefore will abandon their culture. This policy is not unsuccessful, but it is especially with the Kurdish movement that this process of shaming of his/her identity is transformed and the identity becomes the center of struggle and the basis of pride. This study looks at how Kurdish women live and how they interpret both the shame and pride at the center of their identity. The scope of the study is held to Yüksekova; the method involved interviews with 35 Kurdish women. In light of this interviews, this studys focus will be the problems Kurdish women face in the public sphere and how they interpret this problems.