Sürgünlük edebiyatı bağlamında Refik Halid Karay’ın yapıtları
Yükleniyor...
Tarih
2011
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 United States
info:eu-repo/semantics/openAccess
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Sürgünlük Edebiyatı Bağlamında Refik Halid Karay’ın Yapıtları Refik Halid Karay (1888-1965) yasamış olduğu iki sürgünlük ile Türk edebiyatı açısından sürgünlük edebiyatı bağlamında büyük önem taşıyan bir yazardır. Yazarın ilki 1913’te Anadolu’da başlayarak 1918’de biten, ikincisi 1922’de Beyrut’ta başlayan ve 1938’de sona eren sürgünlüklerinin edebi kimliği üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Karay sürgüne gönderilmeden önce öykü, deneme, fıkra ve köse yazıları yazmıştır. Gazetelerde yazılar yazmaya devam etmiş olsa da yazarın sürgünlüklerinin ardından çoğunlukla roman türünde eserler yazdığı görülür. 37 eseri bulunan Karay ilk sürgünlüğünden sonra ilk romanını (İstanbul’un Bir Yüzü) yazmıştır; ikinci sürgünlüğünden sonra yazdığı 29 eserden 18’i ise roman türündedir. Yazar, ilk sürgünlük deneyimlerini hikâyelerinde alt metin olarak kullanmıştır. İkinci sürgünlüğünde ise sürgünlük deneyimleri alt metin olmaktan çıkmış ve eserlerin merkezine taşınmıştır. Yazarın sürgünlük deneyimlerinin anlatıldığı “Sürgün ve Gurbet Hikâyeleri” adlı eserler ise yazarın sürgünlük deneyimini nasıl yansıttığının ve bu yansıtma biçiminde değisiklik olup olmadığının anlaşılmasını sağlar. Bu nedenle tezin odak noktasında bu iki eser bulunmaktadır. İkinci sürgünlüğünün etkilerini yansıtan eserlerinde “zaman”, “mekân” ve “dil”e yaklaşımı ile yazarın sürgünlük edebiyatı tartışmalarındaki sorunsallar açısından değerlendirilebileceği görülür. Bu tezde, sürgünlük edebiyatı tartışmalarında öne çıkan iki yaklaşım üzerinde durulmaktadır. Birincisi, yazarın sürgüne gönderildikten sonra ya nostaljiye kapılacağı ya da yaratıcılığının gelişeceği yönünde ilerleyen tartışmadır. İkincisi ise bu bakış açısını kısıtlayıcı bularak, Sophia McClennen’in dediği gibi, sürgünlüğün etkisiyle yazılan eserlere diyalektik bir bakış açısıyla, karşıtların birliği yasasına göre yaklaşılması gerektiği görüsüdür. Refik Halid Karay ikinci sürgünlüğü sırasında yazdıklarında ülkesine duyduğu özleme sık sık yer vermiş ve yaratıcılığında bazı değişiklikler gözlemlenmiştir. Diğer yandan “ulus”, “ulusalcılık”, “ırkçılık” ve “sınır” kavramlarını sorgulayan eserler de yazmış ve karakterlerin karşıtlıklar üzerinden şekillenen çelişkili davranışlarını ele almıştır. Bunlara dayanarak Refik Halid Karay’ın eserlerinin sürgünlük edebiyatı tartışmalarındaki yaklaşımlarla kısmen örtüştüğü, fakat ülkesine karsı takındığı kavgacı olmayan tutum açısından ve yurda döndükten sonra romanlarında “içsel sürgünlüğe” vurgu yapmasıyla bazı farklılıklar gösterdiği sonucuna varılmıştır.