Fishery and politics in Turkey: The case of fisheries sector in Istanbul
Yükleniyor...
Tarih
2019
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bu çalışma Istanbul Boğazı’ndaki bitme noktasına gelen küçük ölçekli balıkçılar üzerine bir alan çalışmasıdır. Balıkçılığın ekolojik veya biyolojik kaygılarla değil, sosyo-ekonomik bir çerçevede incelenmesi gerektiğini vurgular. Bunu da balıkçılık ekonomisi teorisini ve müştereklerin doğası gereği, kaçınılmaz bir şekilde yok olmaya mahkûm olup olmadığı iddiası üzerinden ele alır. Müştereklerin, kapitalizmin 1950lerde ortaya çıkan tüketme perspektifinin, 1980lerden itibaren neoliberal bakış açısıyla sürdürülebilirlik açısından yeniden şekillenmesini ve Avrupa’nın 2014 yılındaki yaptırımlarıyla inceler. Bu süreçte balıkçıların beraber hareket etmesinin bir çözüm olup olmayacağı ele alınır. Tüm bu teori, Istanbul’u incelemek adına, bir grup küçük ölçekli balıkçı ile gerçekleştirilen buluşmalarla incelendi. Aynı zamanda konu hakkında çalışma yapan farklı unvanlarda uzmanların görüşleri alınmıştır. Çalışmada hayatları boyunca İstanbul Boğazı’nda kıyı balıkçılığı yapmış 15 balıkçı ile görüşülmüştür ve ekolojik çöküşün, sadece kaynakların yanlış kullanımı ile ilgili değil, aslında balıkçılığın birçok yönde yozlaşmasıyla ilgili olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu yozlaşma, devletin bir balıkçılık politikasına sahip olmaması ve buna bağlı olarak denetlemedeki zayıflığı ile açıklanabilir. Küçük ölçekli balıkçıların balıkçılık sektöründeki rolünün küçümsenmesi, hatta bir aktör olarak kabul edilmemesi onları gelecek kaygısı içine sokar ve günü kurtarma eğilimine iter. Bu denetimsiz süreçte ayrıca, piyasayı etik dışı şekilde kontrol eden kabzımallar ve trol avcılığı yapabilecek kadar büyük sermayelere sahip tüccarların ortaya çıkması ve onlara devletin göz yumması sonucu ortaya çıkar. Ayrıca, kaynakların kendi içlerinde çok büyük bir değer taşıdığını farkeden yönetenlerin, onları çıkar odaklı kullanması asıl trajediyi yaratandır. Bu nedenle balıkçılar için beraber hareket etmek önemlidir.
This study is a field study on the small-scale fisheries of the Bosphorus, which are facing difficult times. It emphasizes the need to analyse the fisheries from a socio-economic framework rather than ecologic or biologic anxieties. This is achieved by discussions on fisheries economy theory and the question if the commons are destined for inevitable depletion due to their nature. The usage of the commons is examined by how they fall into the hands of the consumption trend of capitalism from the 1950s and evolve to neoliberal approaches in sake of sustainability in the 1980s and finally the European sanctions of 2014. It is discussed if the collaboration of fishers offers a solution or not. All these theories have been considered in light of meetings held with a group of small-scale fishermen for the sake of investigating the Istanbul case. Furthermore, experts have been consulted who have been doing reseach on the same. During the time frame of this study, 15 fishermen, who have been doing inshore fishing all their lives in the Bosphorus, have been consulted and it has come to light that the ecological crisis is not only happening due to the erroneous usage of the commons, but due to the corruption of fisheries in multiple different aspects. This corruption can be explained by the lack of inspections due to the lack of policies of the state. Undervalueing the role of the small-scale fisheries in the fisheries sector and not accepting them as actors of the industry results in future anxiety amongst the fishers and pushes them to the predisposition of ‘saving the day’. In this uninspected process, middlemen, who control the market in unethical ways and businessmen who posess enough capital to finance troll fishing emerge as a result of state conniving. Futhermore, the real creators of tragedy are the authorities that realize the worth the resources hold and use them for their benefit. Therefore, it is crutial to work in harmony with the fishers.
This study is a field study on the small-scale fisheries of the Bosphorus, which are facing difficult times. It emphasizes the need to analyse the fisheries from a socio-economic framework rather than ecologic or biologic anxieties. This is achieved by discussions on fisheries economy theory and the question if the commons are destined for inevitable depletion due to their nature. The usage of the commons is examined by how they fall into the hands of the consumption trend of capitalism from the 1950s and evolve to neoliberal approaches in sake of sustainability in the 1980s and finally the European sanctions of 2014. It is discussed if the collaboration of fishers offers a solution or not. All these theories have been considered in light of meetings held with a group of small-scale fishermen for the sake of investigating the Istanbul case. Furthermore, experts have been consulted who have been doing reseach on the same. During the time frame of this study, 15 fishermen, who have been doing inshore fishing all their lives in the Bosphorus, have been consulted and it has come to light that the ecological crisis is not only happening due to the erroneous usage of the commons, but due to the corruption of fisheries in multiple different aspects. This corruption can be explained by the lack of inspections due to the lack of policies of the state. Undervalueing the role of the small-scale fisheries in the fisheries sector and not accepting them as actors of the industry results in future anxiety amongst the fishers and pushes them to the predisposition of ‘saving the day’. In this uninspected process, middlemen, who control the market in unethical ways and businessmen who posess enough capital to finance troll fishing emerge as a result of state conniving. Futhermore, the real creators of tragedy are the authorities that realize the worth the resources hold and use them for their benefit. Therefore, it is crutial to work in harmony with the fishers.