Knowledge via the embodiment of duality the intellect and the heart in the works of Oğlan Şeyh İbrahim Efendi
Yükleniyor...
Tarih
2019
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
The aim of this study is to examine and research how act of knowing is possible, which Oğlan Şeyh Ibrahim Efendi, a 17th century Sufi poet, considers as one of the most important ways to reach the truth, in parallel of his works and in the light of paradoxical discourse he uses in these works. The investigation of whether knowing is possible through the intellect or the heart provides a basis for the debate of knowledge via the embodiment of duality. When we study the corpus of İbrahim Efendi, we see that not only knowing but also the actor of knowing, the object of knowing and the universe in which this act of knowing happens are touched by the duality. The human who first needs to know oneself towards God’s wish to be known, should comprehend the only thing that can be known is the existence of God. It is because all the existent including his/her own self which man witnesses in the universe are the manifestation of God’s Names and Attributes. Only when man perceives that all the dualities are the opportunities bringing man to the unity by understanding the compulsory nature of the duality, man can experience knowing through the heart beyond the intellect and approach the truth. One of the main reasons of having discussion in the axis of duality in the thesis stems from the paradoxical discourse which İbrahim Efendi prefers to use in his works. When İbrahim Efendi describes something in his works, first he describes what that thing is not. In this way, he puts the reader into the duality. With the guidance of İbrahim Efendi’s paradoxical narrative, this thesis aims to comprehend such concepts as the existence, the knowledge, the heart and the truth with their knowledge of what they are not. These concepts are examined with the close-reading method and the content are supported by the multidisciplinary approach with the help of history, literature, philosophy and philology. Therefore, we conclude that man can reach the truth through knowing and this knowledge is attained via the heart in İbrahim Efendi’s view, after examining the works of İbrahim Efendi. Yet, knowing is not just a theoretic achievement, instead, it is a practical process.
Bu çalışmanın amacı 17. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden Oğlan Şeyh İbrahim Efendi’nin tasavvufi bağlamda hakikate ulaşmanın en mühim yollarından biri olarak gördüğü bilme eyleminin nasıl ve ne şekilde mümkün olabileceğini; İbrahim Efendi’nin eserleri doğrultusunda ve eserlerinde kullandığı paradoksal söylem ışığında incelemek ve araştırmaktır. Bilmenin akıl ile mi kalp ile mi mümkün olacağına dair sorgulama; tezde, ikilik ekseninde bir bilgi tartışması yapılmasına zemin hazırlamıştır. İbrahim Efendi’nin eserlerini incelediğimizde ikiliğin yalnızca bilme eyleminde değil, bilmenin öznesinde, nesnesinde ve gerçekleşeceği âlemde de tezahür ettiğini görürüz. Bilinmek isteyen Tanrının arzusuna yönelik önce kendini bilmesi gereken insan; esasında bilinebilecek yegâne şeyin Allah’ın varlığı olduğunu idrak etmelidir. Çünkü insanın kendi varlığı da dahil olmak üzere âlemde şahitlik ettiği her bir varlık Allah’ın ismi ve sıfatlarının birer tecellisidir. İnsan ikiliğin kaçınılmaz doğasını kavrayıp karşısına çıkan her bir ikiliği birliğe götüren vesileler olarak gördüğünde, akıl ile bilmenin ötesinde gönülden bilmeyi deneyimler ve hakikate yaklaşır. Tezin ikilik ekseninde tartışılıyor olmasının ana sebeplerinden biri İbrahim Efendi’nin eserlerinde tercih ettiği paradoksal söylemden kaynaklanmaktadır. Anlatmak istediği şeyin önce nasıl olmaması gerektiğini anlatan İbrahim Efendi okuyucuyu her daim bir ikilik içinde bırakır. Olmaması gerekenin bilgisiyle esas olanın kıymetinin vurgulandığı bu tezde İbrahim Efendi’nin paradoksal anlatısının rehberliğinde, varlık, bilmek, gönül ve hakikat kavramlarını idrak etmek amaçlanır. Bu kavramlar yakın okuma yöntemiyle irdelenir ve tarih, edebiyat, felsefe ve filoloji gibi disiplinler aracılığıyla tezin muhteviyatı güçlendirilir. Dolayısıyla 17. yüzyılda yazılmış metinleri yazıldığı dönemin kavramları ele alınarak incelemenin neticesinde İbrahim Efendi’nin dünyasında insanın hakikate bilerek ulaşabileceği ve bu bilmenin de gönül ile mümkün olabileceği bilgisine ulaşırız. Fakat bilmek yalnızca teorik bir edinim değil aynı zamanda pratik bir süreçtir.
Bu çalışmanın amacı 17. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden Oğlan Şeyh İbrahim Efendi’nin tasavvufi bağlamda hakikate ulaşmanın en mühim yollarından biri olarak gördüğü bilme eyleminin nasıl ve ne şekilde mümkün olabileceğini; İbrahim Efendi’nin eserleri doğrultusunda ve eserlerinde kullandığı paradoksal söylem ışığında incelemek ve araştırmaktır. Bilmenin akıl ile mi kalp ile mi mümkün olacağına dair sorgulama; tezde, ikilik ekseninde bir bilgi tartışması yapılmasına zemin hazırlamıştır. İbrahim Efendi’nin eserlerini incelediğimizde ikiliğin yalnızca bilme eyleminde değil, bilmenin öznesinde, nesnesinde ve gerçekleşeceği âlemde de tezahür ettiğini görürüz. Bilinmek isteyen Tanrının arzusuna yönelik önce kendini bilmesi gereken insan; esasında bilinebilecek yegâne şeyin Allah’ın varlığı olduğunu idrak etmelidir. Çünkü insanın kendi varlığı da dahil olmak üzere âlemde şahitlik ettiği her bir varlık Allah’ın ismi ve sıfatlarının birer tecellisidir. İnsan ikiliğin kaçınılmaz doğasını kavrayıp karşısına çıkan her bir ikiliği birliğe götüren vesileler olarak gördüğünde, akıl ile bilmenin ötesinde gönülden bilmeyi deneyimler ve hakikate yaklaşır. Tezin ikilik ekseninde tartışılıyor olmasının ana sebeplerinden biri İbrahim Efendi’nin eserlerinde tercih ettiği paradoksal söylemden kaynaklanmaktadır. Anlatmak istediği şeyin önce nasıl olmaması gerektiğini anlatan İbrahim Efendi okuyucuyu her daim bir ikilik içinde bırakır. Olmaması gerekenin bilgisiyle esas olanın kıymetinin vurgulandığı bu tezde İbrahim Efendi’nin paradoksal anlatısının rehberliğinde, varlık, bilmek, gönül ve hakikat kavramlarını idrak etmek amaçlanır. Bu kavramlar yakın okuma yöntemiyle irdelenir ve tarih, edebiyat, felsefe ve filoloji gibi disiplinler aracılığıyla tezin muhteviyatı güçlendirilir. Dolayısıyla 17. yüzyılda yazılmış metinleri yazıldığı dönemin kavramları ele alınarak incelemenin neticesinde İbrahim Efendi’nin dünyasında insanın hakikate bilerek ulaşabileceği ve bu bilmenin de gönül ile mümkün olabileceği bilgisine ulaşırız. Fakat bilmek yalnızca teorik bir edinim değil aynı zamanda pratik bir süreçtir.