Yazar "Süzel, Cüneyt" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1993 Cenevre Rehin Sözleşmesi ve TTK tasarısına iktibası(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2007) Süzel, Cüneyt; Atamer, KerimGemi ipoteği ve gemi alacakları ile ilgili milletlerarası alanda üç farklı sözlesme kabul edilmistir. Bu sözlesmeler sırasıyla, (1) Deniz Ticaret Vasıtalarının Rehni ve ?mtiyazı ile Alakalı Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkında Mukavele (“1926 BrükselMS”), (2) Gemiler Üzerindeki ?mtiyazlara ve ?poteklere ?liskin Bazı Kuralların Birlestirilmesi Hakkındaki Sözlesme (“1967 BrükselMS”), (3) Gemiler Üzerindeki ?mtiyazlar ve ?potekler Hakkında Milletlerarası Sözlesmedir (“1993 CenevreMS”). Söz konusu üç sözlesmeden 1967 BrükselMS milletlerarası alanda bugüne değin yürürlük kazanmamıstır. 1926 BrükselMS ve 1993 CenevreMS ise yürürlüktedir. 1993 CenevreMS, gemi finansmanı sartlarının düzeltilmesi ve ülkelerin deniz ticaret filolarının gelistirilmesi amacıyla olusturulmustur. Bu amacın gerçeklestirilmesi için, gemi üzerinde kayıtlı ipotek hakkının güvence derecesi Sözlesme ile arttırılmaya çalısılmıstır. Bu bağlamda 1993 CenevreMS hükümleri üç gruba ayrılabilecektir: (1) gemi sicili ve geçici bayrak değisimine yönelik düzenlemeler, (2) gemi alacakları, (3) cebrî icra. Bu üç grup içinde 1993 CenevreMS’de gemi alacakları ile ilgili kapsamlı düzenleme mevcuttur. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı (“Tasarı”) hazırlanırken milletlerarası sözlesmeler ile uyum ilkesi benimsenmistir. Uyum milletlerarası sözlesme hükümlerinin doğrudan doğruya Tasarı’ya alınması ile sağlanmıstır. Gemi alacakları ve gemi ipoteği alanında kaynak kabul edilen milletlerarası sözlesme Türkiye’nin hâlen taraf olmadığı 1993 CenevreMS’dir. Dolayısıyla, hazırlık çalısmaları da göz önünde tutularak 1993 CenevreMS hükümleri ve Tasarı’nın ilgili maddeleri teze konu olmustur. Tasarı sistematiği doğrultusunda söz konusu iki kaynak karsılastırılmıstır.Öğe 815 Sayılı Kabotaj Kanunu'nun Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği Mevzuatı Uyarınca Değerlendirilmesi(2015) Süzel, CüneytÇalışmada, Kabotaj Kanunu ve diğer Türk mevzuatı uyarınca deniz kabotajı ve kabotaj tekelinin hangi anlama geldiği değerlendirilecektir. Kabotaj tekelinden yararlanmak isteyen gemilerin Türk bayraklı olması ve TTK m.940ın koşullarını karşılaması gerekir. Kabotaj tekeline 2013 yılında Kabotaj Kanunu ile önemli bir istisna getirilmiştir. Buna göre Türk karasularında petrol arama ve üretim faaliyetlerinin yabancılar tarafından yabancı bayraklı gemi ile yapılabilmesi mümkündür. Deniz kabotajına ilişkin olarak ise Avrupa Birliği mevzuatı ile karşılaştırma yapmak gerekir. Nitekim hem deniz kabotajının uygulama alanının belirlenmesi hem de Avrupa Birliği ile müzakerelere yeniden başlayan Türkiyenin yabancı sermaye payı üzerindeki sektörel kısıtlamalardan biri olan kabotaj tekeline ilişkin mevzuata yeniden dikkat çekmek gerekir.Öğe BAĞLAMA KÜTÜĞÜ’NÜN HUKUKİ NİTELİĞİNİN ÖĞRETİ VE YARGI KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ(2021) Işıklar, Güneş Karol; Süzel, CüneytTürk Hukuku’nda gemilerin kaydedildiği Milli Gemi Sicili ve Türk Uluslararası Gemi Sicili ile inşası tamamlanmamış gemilerin kaydedildiği Yapı Hâlindeki Gemilere Özgü Sicil’in yanına ilk kez 2009 yılında “Bağlama Kütüğü” adını taşıyan kayıt düzeni de eklenmiştir. Ancak söz konusu kayıt düzeninin niteliği itibarıyla bir gemi sicili olup olmadığı öğretide birçok açıdan tartışmaya açılmıştır. Bağlama Kütüğü’nün kuruluş amacının yanı sıra bu kayıt düzeni hakkındaki kuralların yer aldığı mevzuat hükümleri hakkında öğretide farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Özellikle de Bağlama Kütüğü’nün sicil işlevlerini taşıyıp taşımadığı ve de buraya kayıtlı araçlar üzerindeki mülkiyetin devri ve bunlar üzerinde rehin hakkının tesisi noktasında esaslı görüş ayrılıkları söz konusudur. Öte yandan yargı organlarının kararlarında ortaya koydukları görüşler de farklılık arz etmektedir. Uyuşmazlık Mahkemesi ile Danıştay kararlarında Bağlama Kütüğü bir gemi sicili olarak ele alınmaktadır. Yargıtay ise, yakın geçmişte verdiği aksi yöndeki kararlarda buraya kayıtlı araçlar üzerindeki ayni haklar hakkında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 997’nin yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’ndaki taşınır hükümlerinin uygulanacağına hükmetmiştir. Çalışmada, öğretide ve yargı kararlarında ileri sürülen görüşler açıklanmakta ve değerlendirilmektedir.Öğe Denizyoluyla Canlı Hayvan Taşımasında Taşıyanın Sorumluluğuna İlişkin Türk Ticaret Kanunu’nun Beşinci Kitabında Değişiklik Önerisi(2021) Süzel, CüneytBu çalışmanın amacı, canlı hayvan taşımasını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun taşıyanınsorumluluğuna ilişkin emredici hükümlerinin dışında bırakan 1244’üncü maddesininbirinci fıkrasının (b) bendinin değerlendirilmesidir. Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerininmehazı 1924 Lahey Sözleşmesi’dir. Bu sözleşmede canlı hayvanlar eşya tanımınındışında bırakılmıştır. 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu m. 1117 f. 1 b. (b), döneminAlman Ticaret Kanunu § 663 f. 2 b. 1 düzenlemesini iç hukukuna aktarmış ve 6102 sayılıTürk Ticaret Kanunu da 1244’üncü maddesinde bu hükmü muhafaza etmiştir. Çalışmada 1978tarihli Hamburg Kuralları m. 5 f. 5 düzenlemesi, bunun mehazı olan CMR m. 17 f. 4 b. (f) ilem. 18 f. 5 hükümleri ve Türkiye’nin tarafı olduğu 6/11/2003 tarihli Hayvanların UluslararasıTaşıma Sürecinde Korunmasına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Sözleşmesi düzenlemeleriincelenecek ve mevzuat değişikliği teklifi yapılacaktır.Öğe Gemi Yakıtı Sözleşmesi 2001: Amaç, Kapsam ve Uygulama Alanı(2017) Süzel, CüneytGemi Yakıtlarından Kaynaklanan Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu HakkındaMilletlerarası Sözleşme 2001 yılında imzalanmıştır. Sözleşme milletlerarası hukukta 21/11/2008tarihinde yürürlük kazanmıştır. Türkiye bu sözleşmeye taraf olmuş ve sözleşme 12/12/2013 tarihindeTürkiye hakkında yürürlük kazanmıştır. Sözleşme, Petrol Kirliliğinden Doğan ZararınHukuki Sorumluluğu ile İlgili 1992 tarihli Uluslararası Sözleşme, kapsamına dâhil olmayan gemilerinyakıtlarından kaynaklanan kirlenme zararının ve bu zararın önüne geçilmesi amacıylaalınan önleyici tedbirlerden kaynaklanan masrafların tazminini düzenlemektedir. Dolayısıyla,tankerden kaynaklanan yakıt kirliliğinin tazminine 1992 tarihli Sözleşmesi’nin hükümleri uygulanacaktır.2001 tarihli Sözleşme’nin amacı tanker niteliğinde olmayan gemilerden kaynaklananyakıt kirliliğinin tazmininin yeknesak kurallarla düzenlenmesini sağlamaktır. Petrol KirliliğiZararının Tazmini için Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili 1992 tarihli UluslararasıSözleşme ile tesis edilen Fon’un bir benzeri 2001 tarihli Sözleşme anlamındaki zarar için öngörülmemiştir.Bu sebeple, 2001 tarihli Sözleşme’de sorumluluk yalnızca geminin sicile kayıtlımalikine yüklenmemiştir. Geminin sicile kayıtlı maliki ile birlikte kiracı, yönetici ve işleten dekirlenme zararından sorumlu kişiler arasında kabul edilmiştir. Sözleşme’ye dünya gemi grostonilatosunun %92.58’ine karşılık gelen toplam 83 Devlet taraftır. İstatistiklerden de görüldüğüüzere Sözleşme, gemi yakıtından kaynaklanan kirlenme zararına uygulanacak kurallar bakımındanmilletlerarası deniz ticaret hukukunu birleştirmiştir.Öğe International Maritime Organization's Resolution on the Interpretation of the Breaking the Right to Limit Liability(Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi, 2022) Comert, Venus; Süzel, CüneytThe shipowner’s liability is limited for claims set out in Article 2 of the Convention on Limitation of Liability for Maritime Claims, 1976 and the Protocol of 1996 to Amend the Convention on Limitation of Liability for Maritime Claims, 1976 and for claims regarding oil pollution from a tanker pursuant to the International Convention on Civil Liability for Oil Pollution Damage, 1992. Limitation of liability provisions shall not be applied in case the level of culpability stipulated in the relevant articles of the Conventions is proven. By way of its three decisions dated 15/12/2021, the International Maritime Organisation (IMO) has adopted common interpretation rules including the other conventions providing similar regulations to ensure that the level of culpability expressed as “wilful conduct” shall be interpreted in a uniform manner by the State Parties and courts of the State Parties. This article evaluates the IMO’s decision regarding the common interpretation of Article 4 of the Convention on Limitation of Liability, 1976 by examining the travaux préparatoires of the Convention, the level of culpability stipulated in the Conventions and the effect of wilful misconduct on insurance contracts.|Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşme ve onu tadil eden 1996 Sınırlı Sorumluluk Protokolü uyarınca Sözleşmenin 2’nci maddesinde yer verilen istemler ve 1992 Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Milletlerarası Sözleşme uyarınca tankerden kaynaklanan petrol kirliliğine ilişkin istemler için sorumluluk sınırlandırılmaktadır. Sözleşmelerde öngörülen sorumluluk sınırları Sözleşmelerin ilgili maddelerinde düzenlenen kusur derecesinin ispatlanması hâlinde uygulanmayacaktır. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından 15/12/2021 tarihli üç Karar ile taraf devletler ve taraf devlet mahkemeleri tarafından özellikle “pervasızca davranış” olarak ifade edilen kusur derecesinin aynı şekilde yorumlanmasını sağlamak amacıyla benzer düzenlemelerin yer aldığı Milletlerarası Sözleşmeleri de kapsayacak nitelikte ortak yorum kuralları getirilmiştir. Çalışmada IMO tarafından yayımlanan ortak yorum kuralları, Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında 1976 Tarihli Milletlerarası Sözleşmenin hazırlık çalışmaları, Sözleşmede öngörülen kusur dereceleri ve pervasızca davranışın sigorta sözleşmelerine etkisi de incelenerek değerlendirilmiştir.Öğe Kısmen veya tamamen deniz yoluyla eşyanın Milletlerarası taşınması sözleşmelerine ilişkin birleşmiş Milletler sözleşmesi rotterdam kuralları(2010) Süzel, Cüneyt; Damar, Duygu25 Ağustos 1924 tarihinde Brüksel'de imzalanmış olan Konişmentoya Müteallik Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme ve bu Sözleşme'yi tadil eden 23 Şubat 1968 ve 21 Aralık 1979 tarihli Protokoller ve 31 Mart 1978 tarihinde Hamburg'da imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Denizde Eşya Taşıma Sözleşmesi, deniz yoluyla eşya taşımacılığına ilişkin yürürlükte olan iki sözleşmedir. Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu ("UNCITRAL") 2001 ve 2002 yıllarında gerçekleştirdiği elli altı ve elli yedinci oturumlarında yeni bir milletlerarası sözleşme hazırlanmasına karar vermiştir. Bu amaçla bu proje UNCITRAL III Numaralı Taşıma Hukuku Çalışma Grubunun gündemine alınmıştır. Comite Maritime International ("CMI") düzenlenecek olan milletlerarası sözleşmeye ilişkin hazırlık çalışmalarını yürütmüş ve hazırladığı taslağı UNCITRAL'e sunmuştur. UNCITRAL Çalışma Grubu bu taslağı esas alarak (A/CN.9/WG.III/WP.21) 2002 yılının Nisan ayında gerçekleştirilen 9. oturumda çalışmalarına başlamıştır.Çalışma Grubunun Taslak Sözleşme üzerindeki çalışmaları 14-25 Ocak 2008 tarihli 21. oturumunda sona ermiştir. Taslak Sözleşme 3 Temmuz 2008 tarihinde UNCITRAL tarafından onaylanmıştır. Onaylanan metin "Kısmen veya Tamamen Deniz Yoluyla Eşyanın Milletlerarası Taşınmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 11 Aralık 2008 tarihinde kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu aynı toplantıda milletlerarası sözleşmenin imza töreninin 23 Eylül 2009 tarihinde Hollanda'nın Rotterdam şehrinde gerçekleştirilmesine karar vermiş ve milletlerarası sözleşmede yer alan kuralların "Rotterdam Kuralları" olarak anılmasını önermiştir. Rotterdam Kuralları 23 Eylül 2009 tarihli imza töreninde Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Fransa, Gabon, Gana, Gine, Hollanda, İspanya, İsviçre, Kongo, Nijerya, Norveç, Polonya, Senegal, Togo ve Yunanistan tarafından imzalanmıştır. Ermenistan, Kamerun, Madagaskar, Mali, Nijer ise Rotterdam Kuralları'nı daha sonraki tarihlerde imzalayan ülkelerdir. Çalışmanın yayına hazırlandığı tarihte Rotterdam Kuralları'na henüz hiçbir ülke taraf olmamıştır. Bu çalışmada Rotterdam Kural 1 arı'nın resmî İngilizce metni esas alınarak Kurallar Türkçe'ye tercüme edilmiştir.Öğe Özel sağlık sigortası sözleşmesinin niteliği, tarafları ve ömür boyu yenileme garantisi(Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2018) Süzel, CüneytÖZET: Özel sağlık sigortası sözleşmesine ilişkin maddi hukuk kuralları ilk kez 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülmüştür. Kanun’da öngörülen az sayıda özel hükümlerin özel sağlık sigortasının sorunlarına cevap verip vermediği tartışmalıdır. Bu kapsamda örnek olarak grup sağlık sigortalarını ve sağlık sigortası sözleşmesinde uygulamada sigorta şirketleri tarafından sözleşmeye konulan ömür boyu yenileme garantisi verilebilecektir. Bu boşluk Türk mevzuatında grup sağlık sigortaları için Sağlık Sigortası Genel Şartları, ömür boyu yenileme garantisi için Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği ile doldurulmaya çalışılmaktadır. Çalışmada Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği, Sağlık Sigortası Genel Şartları ve sigorta şirketlerinin özel şartları incelenecektir. Bu inceleme ile sağlık sigortasının tüketici işlemi olup olmadığı, sözleşme kurma mecburiyetinin bulunup bulunmadığı, emeklilik şirketlerinin hukuken bu sigorta sözleşmesini kurma imkânına sahip olup olmadığı ve ömür boyu yenileme garantisine hak kazanılma koşulları ve bu hakkın kapsamı ortaya konulmaya çalışılacaktır.Öğe Özel Sağlık Sigortası Sözleşmesinin Niteliği, Tarafları ve Ömür Boyu Yenileme Garantisi(2018) Süzel, CüneytÖzel sağlık sigortası sözleşmesine ilişkin maddi hukuk kuralları ilk kez 6102 sayılı Türk TicaretKanunu’nda öngörülmüştür. Kanun’da öngörülen az sayıda özel hükümlerin özel sağlık sigortasınınsorunlarına cevap verip vermediği tartışmalıdır. Bu kapsamda örnek olarak grup sağlık sigortalarınıve sağlık sigortası sözleşmesinde uygulamada sigorta şirketleri tarafından sözleşmeye konulan ömürboyu yenileme garantisi verilebilecektir. Bu boşluk Türk mevzuatında grup sağlık sigortaları içinSağlık Sigortası Genel Şartları, ömür boyu yenileme garantisi için Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliğiile doldurulmaya çalışılmaktadır. Çalışmada Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması HakkındaKanun, Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliği, Sağlık Sigortası Genel Şartları ve sigorta şirketlerininözel şartları incelenecektir. Bu inceleme ile sağlık sigortasının tüketici işlemi olup olmadığı, sözleşmekurma mecburiyetinin bulunup bulunmadığı, emeklilik şirketlerinin hukuken bu sigorta sözleşmesinikurma imkânına sahip olup olmadığı ve ömür boyu yenileme garantisine hak kazanılma koşulları ve buhakkın kapsamı ortaya konulmaya çalışılacaktır.Öğe The Impact of the 1993 Geneva Convention on International Convention on Maritime Liens and Mortgages on Enforcement Law(Ankara Üniversitesi, 2024) Süzel, CüneytMaritime liens are regulated under Articles 1320 to 1327 of the Turkish Commercial Code. The aforementioned provisions are adopted directly from International Convention on Maritime Liens and Mortgages, 1993 signed in Geneva on 6/5/1993. The domestic law procedures to become a party to this international convention were initiated by Türkiye in 2017, but the process has not been finalised to date. The subsequent subjects are to be assessed in this article: The problems that may arise from the fact that Türkiye is still a party to the International Convention for the unification of Certain Rules of Law Relating to Maritime Liens and Mortgages, 1926; the issues that arise in terms of the transfer of clean title of the vessel free of all liens, charges and encumbrances following the forced sale of the vessel; the discrepancies between the 1993 Convention’s provisions on the notification and announcement of a forced sale and the corresponding provisions of the Turkish Commercial Code; the problems arising in the interpretation of the provision on the extinction period of the maritime liens, and the impact of all these issues on the marine enforcement law.|Türk Ticaret Kanununun 1320 ilâ 1327. maddelerinde gemi alacaklısı hakkı düzenlenmiştir. Anılan hükümlerin mehazı 6/5/1993 tarihinde Cenevre’de kabul edilen Gemi Alacaklısı Haklarına ve Gemi İpoteklerine İlişkin Milletlerarası Sözleşme’dir. Türkiye bu milletlerarası sözleşmeye taraf olma işlemlerini 2017 yılında başlatmasına rağmen hâlen milletlerarası sözleşmenin tarafı olmamıştır. Çalışmada Türkiye’nin hâlen Deniz Vasıtalarının Rehni ve İmtiyazı ile Alâkalı Bazı Kaidelerin Tevhidi Hakkındaki 10/4/1926 Milletlerarası Sözleşmeye taraf olmasının uygulanacak hukuk bakımından doğurabileceği sorunlar, geminin cebrî satışı sonrasında tüm ayni ve şahsi haklardan ari bir şekilde mülkiyetinin intikali bakımından gündeme gelen meseleler, 1993 tarihli Sözleşmesinin cebrî satışın bildirimi ve ilânına ilişkin hükümleri ile TTK’nın karşılık gelen düzenlemeleri arasındaki farklılıklar ve Gemi alacaklısı hakkının tâbi olduğu hak düşürücü süreye ilişkin düzenlemenin yorumlanmasında ortaya çıkan sorunlar ve tüm bu hususların cebrî icra hukukuna etkisi değerlendirilecektir.Öğe TÜRK ULUSLARARASI GEMİ SİCİLİ KANUNU’NDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN YARGI KARARLARI VE ÖZELGELER İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ(2020) Süzel, CüneytTürk Uluslararası Gemi Sicili 1999 yayımlanan 4490 sayılı Kanun ilekurulmuştur. Aradan geçen yirmi bir yıl içinde Kanun’da bazı değişiklikler yapılmıştır. En son 2016 ve 2017 yıllarında 6745 ve 6770 sayılıKanunlar ile Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nun ikinci ve onikinci maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu çalışmada idari,adli yargı kararları ve T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bu Kanunçerçevesinde verilen Özelgeler ışığında yapılan kanun değişikliklerininetkisi değerlendirilecektir.