Yazar "Nuhrat, Yağmur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Introduction: ' A spectre is haunting European football - the spectre of a European Super League '(ROUTLEDGE JOURNALS, 2023-05) Doidge, Mark; Nuhrat, Yağmur; Kossakowski, RadoslawWhilst there is a romantic myth that the European Cup was developed for sporting reasons, power, nationalism and money were significant factors. Since the formation of the European Cup in 1955, European competitions have grown in prestige and finances. The spectre of a breakaway Super League has been used repeatedly to assert the power of elite clubs. In 1992, the result was the Champions League which established a league format providing more televised games, more money and more opportunity for larger clubs to proceed in the competition. The threat of a Super League led UEFA to redesign the format of the Champions League to privilege larger clubs. Despite this, a Super League was still announced, before facing widespread resistance. This article sets up the special issue by contextualising the current Champions League in the aftermath of the Super League.Öğe Onurcan Yılmaz ve Sinan Alper’le paradigma ve disiplinler üzerinden bir ahlak söyleşisi(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022-01-31) Nuhrat, Yağmur; Yılmaz, Onurcan; Alper, Sinan[Abstract Not Available]Öğe Özdüşünümsellik üzerinden etik düşünmek(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022-01-31) Nuhrat, YağmurÖZET: Etik ve ahlak müzakerelerini çözümlemeyi dert edinen bir antropolojik araştırmanın kendisi katılımcıların etik ve ahlak üzerine mu-hasebe yapmalarına neden oluyorsa, onları bu muhasebeye çağırıyorsa antropologun araştırma etiği çerçevesinde sorumluluğu nedir? Bu sorumluluk nasıl kavramsallaştırılabilir? Bu yazıda, intihal ve sahtecilik üzerine yaptığım araştırmanın görüştüğüm insanları etik ve ahlak üzerinden muhasebeye davet etmesine, onları bu açıdan muhatap almasına, belki celp etmesine (interpellate) ve böylece birer özne yapmasına odaklanıyorum. Bu anı Butler’ın “hesap verme” anı olarak okumanın kavramsal patikalarını çözümlüyorum. Bu çözümleme, hesap verme anlatılarının etikle ilişkisine ışık tutuyor. Ek olarak, antropolojide yöntembilim açısından araştırma etiği, kuramsal açıdan da etik/ahlak mefhumlarını bir araştırma problematiği olarak ele alma arasında köprü kuruyor.Öğe Özel dosya: gündelik hayatta etik ve ahlak sayı editörlerinden(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022-01-31) Nuhrat, Yağmur; Göksel, Gülay Uğur[Abstract Not Available]Öğe SOSYAL VE KÜLTÜREL ANTROPOLOJİDE ÖZDÜŞÜNÜMSELLİK: SAHADAN ÖRNEKLER(2020) Nuhrat, YağmurBu yazı 1970’lerde temellenen ve 1980’lerde belirgin biçimde vurgulanan “özdüşünümsellik” (self-reflexivity) sorunsalına odaklanıyor. Özdüşünümselliği, antropoloji bilimini tanımlayan özelliklerden biri olan devamlı kendini eleştirme ve sorgulama pratikleri çerçevesinde ele alıyorum. Yirminci yüzyılın başında saha çalışması, kültürel görelilik, dil öğrenme gibi konuları vurgulayan sosyal ve kültürel antropoloji, yüzyılın ortasından sonra doğrudan bilgi toplama ve üretme süreçlerindeki temsil ve iktidar meselesini ele almış, hem sömürgecilikle el ele giden tarihini hem de sonrasında gelen “nesnel gözlemci” varsayımların ortaya koyduğu etnografik yöntem ve kuramlarını yeniden düşünmüştür. Özdüşünümsellik, yani antropoloğun bir nesnellik hedef ya da kaygısı gütmekten ziyade, kendi öznelliğinin ve onun getirdiği sorumluluğun farkında olması, bu sayede de kendi kendisinin verisi olma bileşenlerini okuyucuya aktarma hali, bugün antropolojinin süregelen öz eleştirisinin önemli bir aracıdır. Futbol ve trafik üzerine olan iki saha çalışmamdan yola çıkarak, kendi cinsiyet ve sınıf öznelliğimin sorunsal kurma, araştırma sorusu üretme, veri toplama ve bulgu incelemesi aşamalarındaki etkinliğini tahlil ediyorum.Öğe Sosyal ve kültürel antropolojide özdüşünümsellik: Sahadan örnekler(Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2020) Nuhrat, YağmurÖzet: Bu yazı 1970’lerde temellenen ve 1980’lerde belirgin biçimde vurgulanan “özdüşünümsellik” (selfreflexivity) sorunsalına odaklanıyor. Özdüşünümselliği, antropoloji bilimini tanımlayan özelliklerden biri olan devamlı kendini eleştirme ve sorgulama pratikleri çerçevesinde ele alıyorum. Yirminci yüzyılın başında saha çalışması, kültürel görelilik, dil öğrenme gibi konuları vurgulayan sosyal ve kültürel antropoloji, yüzyılın ortasından sonra doğrudan bilgi toplama ve üretme süreçlerindeki temsil ve iktidar meselesini ele almış, hem sömürgecilikle el ele giden tarihini hem de sonrasında gelen “nesnel gözlemci” varsayımların ortaya koyduğu etnografik yöntem ve kuramlarını yeniden düşünmüştür. Özdüşünümsellik, yani antropoloğun bir nesnellik hedef ya da kaygısı gütmekten ziyade, kendi öznelliğinin ve onun getirdiği sorumluluğun farkında olması, bu sayede de kendi kendisinin verisi olma bileşenlerini okuyucuya aktarma hali, bugün antropolojinin süregelen öz eleştirisinin önemli bir aracıdır. Futbol ve trafik üzerine olan iki saha çalışmamdan yola çıkarak, kendi cinsiyet ve sınıf öznelliğimin sorunsal kurma, araştırma sorusu üretme, veri toplama ve bulgu incelemesi aşamalarındaki etkinliğini tahlil ediyorum.Öğe Tiyatronun “çevirme işi”: Pelin Esmer filmleri üzerinden cinsiyetlendirilmiş duygusal emek(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2021-10-04) Nuhrat, Yağmur; Çiçekoğlu, FerideÖZET: Bu çalışmanın amacı Arlie Hochschild’in duygusal emek (1983) tanımını Pelin Esmer’in Oyun (2005) ve Kraliçe Lear (2019) filmleri üzerinden okumaktır. Mersin’in bir köyündeki kadın karakterleri on beş yıl ara ile oynadıkları tiyatro oyunları üzerinden izleyen ve onların yaşamlarındaki değişime tanıklık eden bu belgeseller duygusal emeğin cinsiyetler arasındaki eşitsiz dağılımı açısından özgün bir süreci örneklemektedir. İşverenin bazı duygu gösterimlerini (ve dolayısıyla bastırımlarını) dayatması anlamına gelen başlangıçtaki duygusal emek tanımı, sosyal bilimcilerin daha sonra yaptıkları çalışmalarla derinleşmiş, çeşitli eksenlerde eşitsiz dağılımıyla biyolojik determinist bir yerden, yani empati, sempati, vb. özelliklerin ‘kadının doğasında’ olduğu var sayıldığı için çokça kadına yüklenmesiyle gündeme gelmiştir. Esmer’in sözü edilen iki filminde prova, hazırlık ve sahnelenmesini belgelediği her iki tiyatro oyunu, Kadının Feryadı ve Kraliçe Lear görmezden gelinen ve görünmez kılınan duygusal emeği bilinçli olarak ortaya çıkarma konusunda gösterilen kolektif çabayı yansıtmakta, yazıda odaklanılan üç kadın (Fatma Fatih, Zeynep Fatih ve Behiye Yanık) özelinde bu sürecin ayrıntıları incelenmektedir.Öğe Trafik deneyimleri ve düzen söylemi içinden İstanbul'u üretmek(2020-08) Nuhrat, Yağmur-Öz:- İstanbul’un gündelik hayatını biçimlendiren önemli etkenlerden biri trafik. Trafikte geçirilen zamandan çoğu zaman “boş” ya da “kayıp” olarak söz ediliyor. Oysa hareketlilik çalışmaları, kültürel coğrafya ve kent antropolojisinin de bize anlattığı gÖğe TRAFİK DENEYİMLERİ VE DÜZEN SÖYLEMİ İÇİNDEN İSTANBUL’U ÜRETMEK(2020) Nuhrat, Yağmurİstanbul’un gündelik hayatını biçimlendiren önemli etkenlerden biri trafik. Trafiktegeçirilen zamandan çoğu zaman “boş” ya da “kayıp” olarak söz ediliyor. Oysahareketlilik çalışmaları, kültürel coğrafya ve kent antropolojisinin de bize anlattığıgibi zaman/mekânlar aslında boş değil. İçlerindeki deneyimler sayesinde sürekliyeniden üretiliyorlar, yani, boş olmaktan uzak üretken mevhumlar. Bu yazıda, bir yıldevam eden etnografik çalışmama dayanarak, İstanbul trafiği zaman/mekânının veburadan hareketle de İstanbul kentinin düzen söylemi ve özellikle de idealize edilenAvrupai bir düzen ekseninde, üretilme süreçlerini ve dinamiklerini anlatıyorum.Gündelik hayatın sıradanlığı ve olağanlığı içinden kent ve kentlilik tahayyülünün nasılbiçimlendiğini ve bu biçimlenmeyi anlamlandıran tarihselliği inceliyorum.Öğe Türkiye futbolunda kadın: “İş”i olmayan ve olmaması gereken yerde(2020) Nuhrat, Yağmurkurulmasında önemli rol oynuyor. Bu da beraberinde kadın futbolunun ikincilleştirilmesini, değersizve önemsiz görülmesini ve futbol üzerinden kadının ötekileştirilmesini getiriyor. Bu yazıda,değersizleştirmenin bileşenleri olarak futbolun kadın için bir iş olmaktansa hobi ya da bir toplumsalilerleme aracı olarak değerlendirildiğini öne sürüyorum ve buradan hareketle de futboldaki kadının“olmaması gereken yerde olan” ve tehdit (“matter out of place”) muamelesi gördüğü savını ortayakoyuyorum. Böylece sadece kavramsal ya da sembolik olarak değil, fiziksel ve duyusal olarak dakadının futbolun dışına itilmesini ayrıntılandırıyorum. Yazı, 2019 ve 2020 senelerinde toplamda dörtay çoğunlukla İstanbul’da yaptığım niteliksel saha çalışmama dayanıyor. Çalışma süresince futbolcu,antrenör, kulüp ve federasyon yetkilileri, spor gazetecileri ve sponsorlarla derinlemesine görüşmelerve maçlarda gözlem yaptımÖğe Türkiye futbolunda kadın: “İş”i olmayan ve olmaması gereken yerde(Fe Dergi, 2020) Nuhrat, YağmurÖzet: Futbol dünyanın birçok yerinde esas olarak bir erkek meşgalesi. Dahası, baskın erkekliğin kurulmasında önemli rol oynuyor. Bu da beraberinde kadın futbolunun ikincilleştirilmesini, değersiz ve önemsiz görülmesini ve futbol üzerinden kadının ötekileştirilmesini getiriyor. Bu yazıda, değersizleştirmenin bileşenleri olarak futbolun kadın için bir iş olmaktansa hobi ya da bir toplumsal ilerleme aracı olarak değerlendirildiğini öne sürüyorum ve buradan hareketle de futboldaki kadının “olmaması gereken yerde olan” ve tehdit (“matter out of place”) muamelesi gördüğü savını ortaya koyuyorum. Böylece sadece kavramsal ya da sembolik olarak değil, fiziksel ve duyusal olarak da kadının futbolun dışına itilmesini ayrıntılandırıyorum. Yazı, 2019 ve 2020 senelerinde toplamda dört ay çoğunlukla İstanbul’da yaptığım niteliksel saha çalışmama dayanıyor. Çalışma süresince futbolcu, antrenör, kulüp ve federasyon yetkilileri, spor gazetecileri ve sponsorlarla derinlemesine görüşmeler ve maçlarda gözlem yaptımÖğe Üç Çevirmen, Üç Arkadaş: Zeynep Rona, Ayla Ortaç ve Celâl Üster’le Çeviri ve Yapay Zekâ Üzerine Bir Söyleşi(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2024-02-13) Nuhrat, Yağmur; Rona, Zeynep; Ortaç, Ayla; Üster, Celal[Abstract Not Available]