Yazar "Cesur, Sevim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe “Bana göre” ahlak: Sıradan insanın ahlakı kavramsallaştırması(Türk Psikoloji Yazıları, 2020) Cesur, Sevim; Tepe, Beyza; Piyale, Zeynep Ecem; Sunar, Diane; Biten, Ali FurkanÖzet:Shweder ve diğerleri (1997), Kohlberg’in (1971) ahlakın evrenselliği ve en önemli erdemin adalet olduğu varsayımlarını reddetmişler ve farklı kültürlerde farklı derecelerde önemsenen “ahlakın üç temel etiği”ni önererek kültürel çeşitliliği varsaymışlardır. Walker ve Pitts (1998) ise, bugünkü ahlak araştırmalarının bir eksiğinin sıradan insanın doğal ahlak kavramsallaştırmalarının çalışılmaması olduğunu ifade etmektedirler. Bu araştırmanın amacı, toplumumuzda ahlakın nasıl kavramsallaştırıldığına ve bu kavramsallaştırmaların Shweder’in üç etik koduyla nasıl ilişkilendiğine bakmaktır. Bu araştırma üç aşamadan oluşmaktadır. Çalışma 1 kapsamında katılımcılardan açık uçlu olarak ahlak/ahlaksızlık/ ahlaklı insan-erkek-kadın/ahlaksız insan-erkek-kadını tanımlamaları istenmiştir. Kodlanan cevaplar, tanımlanan bu altı hedef arasında bazı ortaklıklara ve farklılıklara işaret etmektedir. En fazla atıfta bulunan kategori, toplumsal kurallar ve roller olmuştur. Çalışma 2 için, Çalışma 1’den elde edilen kategorilerden “Bana Göre Ahlak Envanteri” (BGA) oluşturulmuştur. BGA’ya verilen cevapların oluşturduğu örüntüler, Shweder ve diğerlerinin öne sürdüğü üç etik koduyla benzerlikler göstermiştir. Bu paralellikleri incelemek üzere Çalışma 3 çerçevesinde, üç etik kodunu ölçmeye yönelik olan Etik Dünya Görüşü anketi ile BGA Envanteri arasındaki ilişki tanımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri de kullanarak incelenmiştir. Sonuçlar, ülkemizde ahlakın kavramsallaştrılmasında Shweder’in üç etik koduna benzer bir yapı ortaya çıktığını ve oluşturduğumuz BGA Envanterinin güvenilir ve geçerli bir ölçüm yöntemi olduğunu göstermektedir.Öğe “Bana göre” Ahlak: Sıradan İnsanın Ahlakı Kavramsallaştırması(2020) Cesur, Sevim; Sunar, Diane; Tepe, Beyza; Biten, Ali Furkan; Piyale, Zeynep EcemShweder ve diğerleri (1997), Kohlberg’in (1971) ahlakın evrenselliği ve en önemli erdemin adalet olduğu varsayımlarını reddetmişler ve farklı kültürlerde farklı derecelerde önemsenen “ahlakın üç temel etiği”ni önererek kültürel çeşitliliği varsaymışlardır. Walker ve Pitts (1998) ise, bugünkü ahlak araştırmalarının bir eksiğinin sıradan insanın doğal ahlak kavramsallaştırmalarının çalışılmaması olduğunu ifade etmektedirler. Bu araştırmanın amacı, toplumumuzda ahlakın nasıl kavramsallaştırıldığına ve bu kavramsallaştırmaların Shweder’in üç etik koduyla nasıl ilişkilendiğine bakmaktır. Bu araştırma üç aşamadan oluşmaktadır. Çalışma 1 kapsamında katılımcılardan açık uçlu olarak ahlak/ahlaksızlık/ ahlaklı insan-erkek-kadın/ahlaksız insan-erkek-kadını tanımlamaları istenmiştir. Kodlanan cevaplar, tanımlanan bu altı hedef arasında bazı ortaklıklara ve farklılıklara işaret etmektedir. En fazla atıfta bulunan kategori, toplumsal kurallar ve roller olmuştur. Çalışma 2 için, Çalışma 1’den elde edilen kategorilerden “Bana Göre Ahlak Envanteri” (BGA) oluşturulmuştur. BGA’ya verilen cevapların oluşturduğu örüntüler, Shweder ve diğerlerinin öne sürdüğü üç etik koduyla benzerlikler göstermiştir. Bu paralellikleri incelemek üzere Çalışma 3 çerçevesinde, üç etik kodunu ölçmeye yönelik olan Etik Dünya Görüşü anketi ile BGA Envanteri arasındaki ilişki tanımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri de kullanarak incelenmiştir. Sonuçlar, ülkemizde ahlakın kavramsallaştrılmasında Shweder’in üç etik koduna benzer bir yapı ortaya çıktığını ve oluşturduğumuz BGA Envanterinin güvenilir ve geçerli bir ölçüm yöntemi olduğunu göstermektedir.Öğe Gündelik ahlaka kuramsal bakışlar: “durun ben size bir hikâye anlatayım”(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022-01-31) Cesur, SevimÖZET: Bu yazıda ahlak psikolojisinin gündelik hayatın ahlakını anlama çabalarındaki gerek kuramsal gerek yöntemsel bazı eksikliklerine de-ğinilecek ve olası bazı yöntemlerden bahsedilecektir. Ahlak kuramları, gerek tümdengelimci yaklaşımları gerekse de hipotetik ikilemler, özellikle de sıradışı hipotetik ikilemler gibi gündelik hayata uzak yöntemlerin kullanılması gibi sebeplerle gündelik ahlakın anlaşılma-sında yeterince başarılı olamamıştır. Bağlam, kültür veya dil gibi ahlakın nasıl yapılandırıldığını, anlamlandırıldığını veya aktarıldığını etkileyen önemli yapılar, geleneksel ahlak çalışmalarında pek az yer tutmuştur. Antropolojik ahlak kuramlarının sağladığı açılımla kültürün etkisini de hesaba katmak durumunda kalan güncel ahlak kuramları, halen sıradan insanın ahlakı nasıl kavramsallaştırdığına yeterince eğilmemiştir. Doğal kavramsallaştırmalar incelendiğinde, gündelik hayatta ahlak meselesinin genel bazı ilkeler üzerinden değil bireysel özellikler ile ele alındığına dair bulgular mevcuttur. Gündelik ahlakı anlamanın belki en doğru yaklaşımlarından biri bu doğal kavramsallaştırmaları incelemektir.Öğe An Investigation of Moral Foundations Theory in Turkey Using Different Measures(Springer, 2019) Yalcindag, Bilge; Ozkan, Turker; Cesur, Sevim; Yilmaz, Onurcan; Tepe, Beyza; Piyale, Zeynep Ecem; Biten, Ali FurkanClaims of universality for Moral Foundations Theory (MFT) require extensive cross-cultural validation. The present study aims to (1) develop Turkish versions of three instruments used to research MFT (MFQ, MFQL, MSQ); (2) assess the psychometric properties of the Turkish instruments; (3) test the assumptions of the theory against findings from the instruments in Turkish culture. Three independently translated versions of the MFQ were administered to three samples totaling 1432 respondents. Results were consistent across samples. Internal reliability was satisfactory. CFA indicated a best fit for a 5-factor solution despite low fit indices and high error coefficients. EFA yielded a 3-factor solution, which did not replicate the 2-factor individualizing and binding factors found in U.S. samples. CFA and EFA with the MSQ produced 2-factor solutions which also did not align with the individualizing-binding dichotomy. Meaningful relations between the moral foundations and scores on political orientation and religiosity supported the validity of the measures in Turkish culture.Öğe Just World Belief and Ethics of Morality: When Do We Derogate the Victim?(Springer, 2020) Tepe, Beyza; Cesur, Sevim; Sunar, DianeThe current study aimed to explore the influences of moral emotions, moral ethics and perceptions of the perpetrator on the phenomenon of victim derogation. Based on the assumptions of Lerner's Just World Belief theory (JWB; Lerner 2002) and Shweder's Big Three ethics theory (Shweder et al. 1997), levels of victim derogation and avoidance in response to vignettes were analyzed as a function of moral content (ethic) and emotions, as well as good or bad outcome and perceptions of the perpetrator. Study 1 examined the influence of moral contents and outcome on moral emotions, finding that disgust is salient in violation of the divinity ethic whereas anger is salient in the autonomy ethic, and that anger is more dependent on outcome than disgust. Study 2 analyzed the influence of moral content, outcome, and perceptions of the perpetrator on victim perception. Results showed that the victim in the divinity context is perceived as more morally positive regardless of the outcome, but is avoided more. Also, negative perception of the perpetrator contributes more to positive perception of the victim in the divinity ethic than in the autonomy ethic. Perception of the victim in the autonomy ethic is affected more by outcome, and, in line with the JWB hypothesis, is derogated more when the outcome is negative. The fundamental motivation of justice was shown to be related to the link between act and outcome, but to vary by moral content. Derogation of the victim as a defense of JWB appears to be a typical reaction to injustice in the autonomy ethic, while avoidance of the victim may characterize violations of the divinity ethic.Öğe People Respond With Different Moral Emotions to Violations in Different Relational Models: A Cross-Cultural Comparison(Amer Psychological Assoc, 2021) Sunar, Diane; Cesur, Sevim; Piyale, Zeynep Ecem; Tepe, Beyza; Biten, Ali Furkan; Hill, Charles T.; Koc, YasinConsonant with a functional view of moral emotions, we argue that morality is best analyzed within relationships rather than in individuals, and use Fiske's (1992) theory of relational models (RMs: communal sharing [CS], authority ranking [AR]. equality matching [EM], and market pricing [MP]) to predict that violations in different RMs will arouse different intensities of other-blaming emotions (anger, contempt and disgust) in both observers and victims, together with different intensities of self-blaming emotions (shame and guilt) in perpetrators, and to predict that these patterns of emotion will show similarity across both individuals and cultures. Three studies, using vignettes portraying moral violations in all RMs in different experimental designs. supported these expectations. while also producing some unexpected results. The intensity of shame and guilt varied markedly across RMs, but with little difference between the two emotions. The intensity of all 3 other-blaming emotions also varied across RMs. Anger was the most intense emotional response to violation in all RMs, whereas disgust and contempt were stronger in CS than in other RMs. Disgust and shame were linked more strongly in CS than in other RMs, and anger and guilt were more strongly linked than other emotion pairs in EM. Moral emotions in RMs involving hierarchy (AR and MP) differed widely depending on the perpetrator's dominant or subordinate status. Both Turkish (TR) and English-speaking (EN) samples showed similar patterns of all moral emotions across RMs. Understanding the functions of moral emotions in relationships using relational models can help to clarify multiple aspects of moral psychology.