Türkiye’de Yumurta Dondurma Politikası: Karşılaştırmalı Perspektiften Eleştirel Bir Değerlendirme

Küçük Resim Yok

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Tıbbi teknolojilerdeki gelişmeler sayesinde tıbbi olmayan nedenlerle yumurta dondurma son on yılda dünya genelinde etkin ve yaygın bir yöntem olarak belirmeye başladı. Böylelikle doğurganlıkta yaşa bağlı azalma durumuna karşı bir kadının önceden yumurtalarını dondurması ve ileride tüp bebek yöntemiyle hamile kalabilmesi amaçlanıyor. Türkiye’de ise 2014 yılında yapılan mevzuat değişikliğiyle yumurta dondurmaya izin verilen tıbbi zorunluluk halleri daha geniş tanımlandı. Daha önceden kemoterapi gibi üreme hücrelerine zarar verebilen tedaviler ve yumurtalıkların alınması gibi üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açabilecek ameliyatlar öncesinde yumurta dondurmaya izin veriliyordu. Mevzuattaki değişiklikle ve klinik uygulamaya göre, yumurtalık rezervleri azalmış, ailesinde erken menopoz öyküsü olan veya belirli bir yaşın üstünde olan, dolayısıyla doğurganlıkta yaşa bağlı azalma riskiyle karşı karşıya olan kadınlar da artık yumurta dondurabiliyor. Ancak mevzuata göre bekârken yumurta dondurabilen bu kadınların, dondurulmuş yumurtalarını tüp bebek yoluyla kullanmak istediklerinde evli olmaları gerekiyor. Diğer yandan, ülkemizde sperm ve yumurta bağışının mümkün olmadığını hatırlamakta fayda var. Bu kısıtlamalar dikkate alındığında, mevcut yumurta dondurma politikası nasıl değerlendirilmeli? 2014’teki mevzuat değişikliği ilk bakışta kadınların üreme haklarının genişlemesi olarak görülebilir ama gerek başka ülkelerdeki politika yaklaşımları ile karşılaştırmalı düşünüldüğünde gerekse ülkemizde yumurtalarını donduran kadınların deneyimleri ve tercihleri düşünüldüğünde konunun sorunlu olduğu görülmektedir. Makalede, önce yumurta dondurma literatürüne ve “tıbbi – tıbbi olmayan” ayrımına değiniliyor. Ardından başka ülkelerde görülen politika yaklaşımlarının çeşitliliğine dikkat çekiliyor. Daha sonra ülkemizdeki uygulamalara eğilip, mevzuatın mevcut araştırmalarda beliren yumurta donduran kadın profiline uygunsuzluğuna işaret ediliyor. Bu doğrultuda, 2014 yılı mevzuat değişikliği, iktidarın çocuk yapmayı teşvik etmesi (pronatalizm) ve kültürel muhafazakârlık kaynaklı kaygıları ile açıklanıyor: genç yaşta ve henüz yumurtalar sağlıklı ve bolken yumurta dondurmaya izin verilmemesinin ardında evliliğin ve anneliğin ötelenmesi konusundaki endişelerin yattığı iddia ediliyor. 2014 düzenlemeleri ancak sınırlı bir grup kadına belirli şartlar çerçevesinde bir nevi son çare olarak yumurta dondurmaya izin verilmesi olarak yorumlanıyor. Yoksa bu kadınların hamile kalma şanslarını büsbütün kaybedebilecekleri düşünülüyor olabilir ki bu da pronatalist gündem ve toplumsal normlar açısından arzu edilebilir bir ihtimal olarak görünmüyor. Dolayısıyla, bu zamana kadar toplumsal normlara uygun yaşamamış kadınlara, mevcut yumurta dondurma politikası gecikmiş olarak da olsa normlara uyabilmek için bir fırsat sunuyor, ekstra zaman tanıyor denilebilir. Yazıda, son olarak bir feminist politika konusu olarak yumurta dondurma konusunda dikkate alınması gereken kurumsal meselelere işaret ediliyor.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

Mülkiye Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

47

Sayı

1

Künye