Recognition of climate refugees by the European Union

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

İstanbul Bilgi Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Since the twentieth first century climate change and the climate refugee issues are the most popular discussion topics in the international relations field. The migration related to climate change has been increasing. Since 2008, on average 26.4 millions of people migrated according to the Internal Displacement Monitoring Centre. The response to the climate refugees problem in international or national areas has not been able to even agree on a definition for these in a common definition or a protection policy for them and consequently while the climate change continues to increase the refugee number will be increasing. According to United Nations Refugee Agency by 2050, up to 250 million people will be displaced as a result of climate change. International organizations, countries and non-governmental organizations are discussing the problem of definition and recognition of climate refugees in international relations. The undefined statue of climate refugees is causing the lack of protection in the same time. Especially the people who are living on the islands which are expected to be under the sea level and disappear such as Kiribati or other islands in the Pacific’s. People living on these islands will lose their countries and as a result of this, they will have no identities or passports. They will not be recognized by the international system in this case and because of this un-recognized situation, this could even cause a violation of human has the rights. Because in their case, they have no legal rights. The turning point of all the discussions in the climate refugee issue was in 2014 when Ioane Teitiota wanted for himself and family to go to New Zaeland but this request was rejected by New Zealand. He was the world’s first recognized climate refugee. Ioane Teitota was living in Kiribati which is about to remain under the sea level in the Pacific Ocean. He only wanted to live and survive with his family as every human being. After Ioane Teitiota’s recognition as the first climate refugee, the international community could not ignore or keep the ongoing processes for the climate refugee’s definition and protection in a slowly way. In international relations, the issue has been an issue for governments and international organizations. There is a need for a cooperation because it is a global problem. The governments are not powerful enough to handle an issue this big by their own. On the other hand, the international organizations have to agree with each other on the subject to have a solution for the issue. As one of the most important international organization of international relations is the European Union’s approach to the problem is highly important. This thesis aims to analyze EU’s approach to climate refugee’s situation in international politics. The research question of this dissertation is: “How does the EU define the climate refugees after Ioana Teitota’s situation in international politics?”. In this context, I have used content analysis to analyze the definition of climate refugees and the connection of this to the climate change. The EU’s perspective to the climate refugees after Ioana Teitota’s recognition is analyzed by using content analysis method of the documents of EU written about climate refugees. The reports and documents written by the EU are the perspective of EU to climate refugees situation in international politics. The most important point of the recognition of the climate refugee is the protection gap of their situation. As a solution for this problem, climate refugees have to have a common protection and definition in international politics with a legal framework such as there is for refugees in the 1951 Convention of the UN.
Yirminci yüzyıldan bu yana iklim değişikliği ve iklim mülteci sorunları, uluslararası ilişkiler alanında en popüler tartışma konuları arasında yer almaktadır. İklim değişikliği sonucu gerçekleşen göç, her geçen gün artmaktadır. International Displacement Monitoring Centre raporuna göre, 2008 yılından bu yana, ortalama 26.4 milyon insan göç etmiştir. Uluslararası veya ulusal alanlarda iklim mültecileri sorununa ilişkin ortak bir tanım veya onlar için bir koruma politikası üzerinde anlaşmaya mümkün olmamıştır. Bu sorunlar devam ederken, iklim değişikliği mülteci sayısını artırmaya devam edecektir. Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı'na göre 2050 yılına kadar, iklim değişikliği nedeniyle 250 milyona kadar insan yerlerinden olacak ve uluslararası kuruluşlar, ülkeler ve sivil toplum kuruluşları, uluslararası mültecilerin tanımlanması ve tanınması sorununu uluslararası ilişkilerde tartışmaya devam edecektir. İklim göçmenlerinin yasal olarak ortak bir tanımları bulunmaması, insan hakları ihlaline de yol açmaktadır. Çünkü, Pasifik Okyanus’undaki ada ülkelerinin yükselen deniz suyu altında kalma tehdidi ile karşı karşıyadır. Bu durumda bu ülkelerde. Yaşamakta olan yasal olarak, uluslararası bir kimliğe sahip olmayacaklardır. Bu ise insan hakları ihlali kapsamına dahil olmaktadır. İklim mültecilerinin tanınırlığı meselesindeki, tüm tartışmaların dönüm noktası 2014'te Ioane Teitiota'nın kendisi ve ailesinin Yeni Zelanda’ya gitmesini istediği ancak Yeni Zelanda tarafından reddedildiği zaman olmuştur. Ioane Teitota, Pasifik Okyanusu'nda deniz seviyesinin altında kalmak üzere olan Kiribati’de yaşıyordu. Tek isteği, sadece her insan gibi ailesiyle yaşamak ve hayatta kalmaktı. Ioane Teitiota'nın, ilk iklim mültecisi olarak tanınmasından sonra, uluslararası toplum iklim mültecisi tanımını ve onun korunması için devam eden süreçleri göz ardı edemedi. Uluslararası toplumda, devletlerin, uluslararası örgütlerin bu konuya olan yaklaşımı farklı platformlarda kendilerini ifade etmektedirler. Uluslararası ilişkilerin en önemli uluslararası örgütlerinden biri olan Avrupa Birliği'nin soruna yaklaşımı son derece önemli arz etmektedir. Bu tez, AB'nin iklim mültecisinin uluslararası politikadaki durumuna yaklaşımını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Tezimin araştırma sorusu: "AB, Ioana Teitota'nın uluslararası politikadaki durumundan sonra, iklim mültecilerini nasıl tanımlıyor?” olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda, iklim mültecilerinin tanımını ve bu tanımın, iklim değişikliğine olan bağlantısını analiz etmek için, içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Ioana Teitota’nın tanınmasının ardından, AB’nin iklim mültecilerine bakış açısı ve iklim mültecileri hakkında yazılmış AB belgelerinin içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmektedir. İklim mültecisinin tanınmasının en önemli noktası, durumlarının koruma boşluğu olmasıdır. Yasal olarak, iklim mültecilerinin uluslararası hukukta herhangi bir koruma sağlanmamaktadır. Bu soruna bir çözüm olarak, iklim mültecileri, BM’nin 1951 sözleşmesinde mülteciler için olduğu gibi yasal bir çerçeve ile uluslararası siyasette ortak bir koruma ve tanıma sahip olması, tezimin soruna yönelik çözüm önerisi olarak yer almaktadır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye