Yazar "Turan, İlayda" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Temsil tektonik gerilimleri Mies Van Der Rohe(İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2019) Turan, İlayda; Beraha, Elif KendirBu çalışma, Ludwig Mies van der Rohe’nin (1886-1969) “Baukunst” yani yapı sanatı teorisini, tektonik kavramı bağlamında Mies’in üretmiş olduğu temsiller üzerinden karşılaştırmalı olarak yorumlar. Tektonik kavramı ve Mies’in temsilleri arasında tanımlanan ilişkinin, onun ifadelerini ve yapılarını yorumlayabilecek bir çerçeve olarak kullanılabilmesi için, temsil ve tektonik kavramlarının daha genel anlamda mevcut tanımları toplanarak sınıflandırılmaya, ve tarihsel gelişimleri açıklanmaya çalışılır. Mimari temsilin tarihsel gelişimini değerlendirmek ve Modern Dönemde geldiği noktayı anlamak, Mies van der Rohe’nin temsillerini yorumlamak açısından açıklayıcı olacaktır. Tektonik kavramı ise, Mies van der Rohe için doğrusal elemanların birleşim noktalarıyla bir araya geldiği ve hafif malzemelerle doldurulduğu “çerçeve sistemli bir yapı sanatı”na işaret eder. Tektonik ve temsil kavramları arasındaki ilişki Mies’in eserleri özelinde incelenirken, Mies’in yapı sanatı kuramı referans alınır. Mies, mimarisinin tektonik ifadesini yapı sanatı olarak adlandırır. Yapı sanatında, çerçeveler oluşturma fikri ve geniş açıklıklı strüktürler, Mies’ci mekanın atmosferini oluşturan sistemdir ve dış dünyayla kurulan bir ilişkidir. Mies’in kariyeri boyunca tasarımlarını etkileyen kritik tektonik yaklaşım temiz açıklıklardır. 1926’dan sonra iç mekanda açıklıklar oluşturmaya odaklanır, 1930’larda ise Karlfried Graf Dürckheim (1896-1988) ile tanıştıktan sonra – Dürckheim Lao-Tzu felsefesini özümser – Mies mimari yaklaşımının yapıların maddeselliğinin ötesinde olduğuna işaret eder. Mimarisini, Lao-Tzu boşluklarının potansiyelini sorgulayarak ve minimalist çerçeveler oluşturarak, kendi deyimiyle “neredeyse hiçbir şey” formuna ulaştırmaya çalışır. Mies van der Rohe mimarisi klasik tektonik kavramının dışında kaldığından, eleştirmenler yer yer Mies’ci tektoniği kararsız bulur. Mies farklı malzemelerin birleşim detaylarını göstermemeye çabalar, teknolojiyi ve endüstriyel malzemeleri kullanmanın önemine dikkat çeker ancak temsillerinde bunlar açık olarak görülmez. Açıklamaları ve üretimleri arasında yer yer zıtlıklar gözlemlenebilir. Bu bağlamda ilk bakışta mimari yaklaşımı tektonik açıdan kararsız olarak değerlendirilebilir. Strüktürün belirleyici olduğu, prensiplere dayalı, bir yandan da atmosferik ve soyut olan, Mies’ci tektonik ifadeyi anlamak için, onun sözlü açıklamalarında yer bulmayan, ancak pratikte dikkat çeken temsilleri incelenir. Özellikle Modern Dönemde, mevcut temsillerinin dışına çıkan, dönemin sanat akımlarından etkilenmiş çizimler ve kolajlar, Mies’in tektonik yaklaşımına dair ipuçları bulundurur. Onun tektonik kavramı ve temsilleri arasında doğrusal bir ilişki kurmak mümkün değildir, yalnızca tek şekilde formüle etmek zordur ancak tam olarak bir ilişki olmadığını söylemek de yanlış olacaktır. Mies van der Rohe, teknik çizim, perspektif, fotomontaj ve kolaj gibi birden fazla tekniği aktif olarak kullanır. Bazen bir proje için bütün bu temsilleri ürettiği görülür ve her temsil tekniğiyle işaret etmek istediği ya da gizlemek istediği noktalar farklıdır. Bu bağlamda Mies’in tektonik yaklaşımı ve temsilleri arasındaki ilişki bir tür gerilim olarak adlandırılır. Mies van der Rohe, kendi yapı sanatını gerçekleştirmek için, dışa dönük temiz açıklıkları içeren, tektonik olarak bütünleşmiş bir yapının en üst seviyesine – bu tez çalışmasındaki adıyla Mies’ci tektoniğe – yaşamındaki son büyük projesi olan, Yeni Ulusal Galeri yapısıyla kavuşur. Bu çalışmada, Mies’in yapı sanatının oluşumu, Mies mekanlarının karakterini oluşturan bileşenlerin ortaya çıkışı, mimarın kariyerindeki anahtar yapıların kendi temsilleri ile karşılaştırılması üzerinden analiz edilir.