Tuğ, Başak2024-07-182024-07-1820222717-6711https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1182787https://hdl.handle.net/11411/5803Bu makale, Osmanlı tarihinde hukuki çerçevede ırz kavramının kullanımının izlerini sürmeye çalışmaktadır. Irz ve namusun, adalet ile yakın ilişkisi 18. yüzyıl hukuk kültüründe, özellikle arzuhâl etme pratiğinde kendisini göstermektedir. Osmanlı tebaasının İstanbul’a yazdığı arzuhâllerde ve Divan-ı Hümâyûn’dan bu arzuhâllere cevap olarak verilmiş hükümlerde, ırza saldırı (hetk-i ırz) ve tebaanın ırzının saldırganlardan korunması önemli bir yer kaplar. Bu makale, ırz, namus ve adalet arasındaki ilişkinin İslam hukuku ve Osmanlı siyasi düşüncesindeki kökenlerine değindikten sonra, 18. yüzyıl ortasında arzuhâllerde hetk-i ırz kavramı çerçevesinde şekillenen namus söyleminin cinsel şiddetin gayr-i meşru kullanımının engellenmesi üzerinden devlet ve tebaa arasında bir meşruiyet krizine ve adalet sözleşmesine işaret ettiğini göstermektedir. Fakat arzuhâllerdeki namusun korunmasına dair talep ve karşılığında devletin verdiği teminat, devlet baba ile aile reisi arasında kadının cinselliği üzerinden kurulmuş eril bir sözleşmedir.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessIrz, Namus, Onur, Adalet: 18. Yüzyıl Arzuhâl Pratiğinde Irz ve Adalet SözleşmesiArticle381611827873