MA in Marketing Communication

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 68
  • Öğe
    Duygusal bulaşıcılık teorisi ve tüketici davranışları: sosyal medyada anne etkileyiciler ve takipçilerinin satın alma davranışları arasındaki ilişki
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2023) Erol, İdil; Özçelik, Ayşe Bengi
    ÖZET: Bu çalışmanın amacı, anne etkileyicilerin Instagram topluluklarındaki duygusal bulaşıcılığın, takipçilerinin tüketim davranışları üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Araştırmada, duygusal bulaşıcılık, algılanan sahicilik, algılanan orijinallik, duygusal bağ ve güven faktörlerinin, anne etkileyicilerin takipçilerinin satın alma isteği, taklit etme isteği ve etkileyiciye yönelik tutumları açısından davranışsal sonuçlarına nasıl katkıda bulunduğuna odaklanılmaktadır. Prolific aracılığıyla gönderilen anketle İngiltere ve ABD’de yaşayan 417 katılımcıdan toplanan araştırma verileri, değişkenler ve hipotezleri test etmek üzere SPSS AMOS üzerinden Yapısal Eşitlik Modeli (Structural Equation Modeling) kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, duygusal bulaşıcılık değişkeni ile anne etkileyicilerin algılanan sahiciliği, algılanan orijinalliği ve etkileyicilere karşı duyulan duygusal bağ arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ayrıca, anne etkileyicilerin algılanan sahiciliğinin ve onlara karşı hissedilen duygusal bağın, takipçilerinin güvenlerini kazanmaları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Takipçileri aralarındaki duygusal bağın kuvvetli olması da, takipçileri tarafından taklit edilme isteklerini artırarak, etkileyicilere karşı olumlu tutumlar geliştirmelerini sağlamaktadır. Tüm bunlara ek olarak, güven ve duygusal bağ faktörleri, takipçilerin satın alma isteklerini artıran diğer önemli değişkenlerdir. Ayrıca, etkileyicilerin algılanan sahiciliğinin takipçilerinin satın alma isteği, taklit etme isteği ve onlara karşı olan tutumlarını olumlu etkilediği gözlemlense de, algılanan orijinallik için bu durumun olumsuz yönde gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Duygusal bulaşıcılık, etkileyici ve takipçi arasındaki ilişki ve takipçi davranışları üzerine yapılan analizler, satın alma isteği, taklit etme isteği ve etkileyiciye karşı tutum değişkenleri ile algılanan orijinallik değişkeni arasında ters bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ters ilişki gözlemlenen son değişkenler de, etkileyiciye karşı tutum ve duygusal bağ olmuştur. Bu çalışmanın bulguları, sosyal medya ve etkileyici pazarlama uygulamaları üzerindeki duygusal bulaşmanın etkilerine ışık tutarken, mevcut pazarlama literatürüne yeni bir psikolojik bakış açısı ve yaklaşım getirmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda sonuçlar anne etkileyiciler ile iş birliği yapan markalar için de bir yol gösterici niteliği taşımaktadır.
  • Öğe
    Renklerin bireyselci ve kolektivist tüketicilerin kalite algısına ve satın alma niyetlerine etkisi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2023) Topsakal, Buse; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: Renklerin, insanların karar mekanizmaları üzerinde etkili olduğu tarih boyunca süregelen bir gerçektir. Bir sembol olarak kabul edilen renklerin, iletişim ve etkileşim enstrümanı olarak kullanılması da nitekim yeni bir bilgi değildir. Renklerin yarattığı, sayıları oldukça fazla normatif tutum vardır (dini-kültürelmaddi- ailesel..). Rengin pazarlamadaki rolü oldukça büyük olmasına rağmen bu konu üzerine yapılmış araştırmaların ve çalışan yazarların şaşırtıcı derecede az olması çok dikkat çekicidir. Özellikle çevrimiçi (online) ortamlarda renklerle ilgili büyük bilgi boşlukları vardır. Renklerle ilgili bireysel araştırmalar yaparken konuyu önce toplumsal olarak incelemek bu konunun zeminini daha sağlam oluşturacaktır. Toplumlar, bireysel bireyler ve kolektivist bireyler olmak üzere ikiye ayrılır. Tarih boyunca renklere hem toplumsal hem bireysel açılardan farklı anlamlar yüklenmiştir. Kimi zaman farklı renkler farklı kimlikleri temsil eder. Moda kavramı içerisinde tercih edilen renkler ve bu renklerin kalite algısı, moda anlayışının hazır giyimdeki etkisini ölçmek ve tüketiciler nezdinde bu renklerin kalite başlığı altındaki yansımalarını incelenmesi bu konuda pazarlamacılar açısından yönlendirici olacaktır. Tüm kavramların birleştiği aynı zamanda analiz edilebilecek bir araştırma konusudur.
  • Öğe
    Nüfuz pazarlamasının gösterişçi tüketim üzerine etkisi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2023) Sertbaş, Ceren; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: İnsanların alışveriş yaparken önem verdikleri ve dikkat ettikleri birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler arasında gösterişçi tüketim de yer almaktadır. Özellikle son yıllarda, gösterişçi tüketimin artış göstermesiyle birlikte, pazarlama stratejilerinde de bu konu giderek daha fazla önem kazanmıştır. İşte bu bağlamda, Nüfuz pazarlaması, markaların ürün ve hizmetlerinin satışını artırmak için, takipçisi yüksek olan ve markaların hedef kitlesiyle örtüşen kişileri kullandıkları bir pazarlama tekniğidir. Bu çalışmada, nüfuz pazarlamasının gösterişçi tüketim üzerinde olabilecek etkisi araştırılmıştır. Çalışmamızda sosyal medya mecralarında “Influencer” olarak karşımıza çıkan nüfuz pazarlamasının gösterişçi tüketim üzerine bir araştırma yapılacaktır. Bu amaçla çalışma 415 sosyal medya kullanıcısına online anket şeklinde uygulanmıştır. Çalışmada elde edilen veriler gösterişçi tüketim için CCO ölçeği kullanılmıştır. Analiz yapılırken IBM SPSS 26.0 paket programından faydalanılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda Nüfuz pazarlamasının gösterişçi tüketim üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu bulunmuştur. Bu etkinin diğer değişkenlerle olabilecek ilişkisi ise çeşitli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Nüfuz pazarlamasının gösterişçi tüketim üzerinde etkisinin diğer değişkenlerden bağımsız olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, Nüfuz pazarlamasının tüketiciler üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, nüfuz pazarlaması gösterişçi tüketim üzerine etkili bir pazarlama tekniğidir. Bu teknik, insanların tüketim alışkanlıklarını değiştirebilir ve daha fazla para harcama eğilimine sokabilir.
  • Öğe
    Bilinçli farkındalık özelliğinin, bireylerin sürdürülebilir tüketim davranışına etkisi ve iyi hissetme durumlarıyla ilişkisine bakış
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Özkök, Berna; Gegez, Emine Eser
    ABSTRACT: In this study, consumer behavior is examined in the context of the concept of sustainable marketing. In this framework, individuals' conscious awareness levels (mindfulness) and well-being are examined. In addition, the relationship between self-esteem and sustainable consumption behavior is also examined. The concept of consumption is tried to be explained by referring to the history of consumption starting from the industrial revolution. Then, international conferences and meetings on environment and sustainability are mentioned. The initial aim of the study is to reveal the effect of conscious awareness, well-being and self-esteem on sustainable consumer behavior and the reflection of this behavior on individuals.. Attention is drawn to the importance of sustainable consumption against the ecological problems that arise today. The consumer's personal view of sustainable consumption and how much he internalizes this behavior are taken into account. In this framework, the contributions of sustainable consumption, well-being, mindfulness and self-respect to each other are measured. The concept of selfesteem is measured with the Rosenberg Self-Esteem Scale (RBSS) - Short Form. The concept of wellbeing is measured with the Warwick-Edinburgh Mental WellBeing Scale. The concept of mindfulness is measured by the Mindful Attention Awareness Scale (MAAS). The sub-dimension of the "Sustainable Consumption Behavior" Scale is used for Sustainable Consumption Behavior. Data collection consists of 72 questions survey and 7 questions demographic information. There was a positive relationship between Self-Esteem and Mental Well-Being, but a negative relationship between Self-Esteem and Mindfulness. A weak positive relationship was found between Self-Esteem and Sustainable Consumption Behavior. There was a weak negative relationship between Mental Well-Being and Mindfulness. On the other hand, a low level positive relationship was revealed between Mental Well-Being and Sustainable Consumption. Also there has found no relationship between Mindfulness and Sustainable Consumption Behavior.
  • Öğe
    Plansız satın alma davranışının hedonik ve faydacı tüketim üzerinden cinsiyete göre incelenmesi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Gündal, Gizem; Varnalı, Kaan
    ÖZET: Tüketiciler, satın alma kararlarını bazen rasyonel, bazen duygusal olarak almakta olup alışveriş esnasında önceden belirlenmemiş plansız satın alma davranışı gerçekleştirmektedirler. Tüm satın alma davranışlarında olduğu gibi tüketicinin satın alma davranışını etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı; tüketicilerin plansız satın alma davranışları kararının verilmesinin ardında yatan eğilimi bulmak (hedonik, faydacı) ve bu eğilimin cinsiyetlere göre farklılıklarının araştırılmasıdır. Çalışmanın amacına uygun olarak geliştirilen çevrimiçi anket formu, İstanbul ilinde kolayda örneklem yöntemi ile seçilen 456 kişi üzerinde uygulanmıştır. Elde edilen veriler ise SPSS 26 istatistik paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, plansız satın alma davranışlarının hedonik ve faydacı tüketim eğilimi arasında anlamlı düzeyde farklılık göstermekte olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda plansız satın alma davranışlarının hedonik ve faydacı tüketim eğiliminde cinsiyet değişkenine göre farklılık göstermekte olduğu ve bu oranın erkek katılımcılarda daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Fazla sosyal medya kullanımının kompülsif satın alma üzerinde etkisi ve FOMO’nun ve materyalizm’in düzenleyici rolü
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Küçükdağ, Elçin; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: Teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle ve dolayısıyla sosyal medya platformanlarının kullanımının artmasıyla birlikte bireylerin bir çok alanda olduğu gibi tüketim alanındaki alışkanlıklarında da değişiklikler yaşanmaya başlamıştır. Yapılan bu çalışmada, bireylerin sosyal medya kullanımlarının ve sosyal medya platformlarında geçirdiklerini sürenin, tüketim davranışlarını nasıl etkilediğini, kompülsif satın alma üzerine olan etkisi araştırılmaktadır. Buna ek olarak, materyalizm ve FOMO (fear of missing out) gibi farklı faktörlerin kompülsif satın alma ve fazla sosyal medya kullanımı ile arasındaki ilişkiye olan düzenleyici rolleri araştırılmaktadır. Yapılan bu çalışmada, fazla sosyal medya kullanımının kompülsif satın alma üzerideki etkisini ve materyalizm’in ve FOMO’nun düzenleyici rolünü ölçmek için nicel veri toplama yöntemi olan anket tercih edlimiştir. Bu araştırma kapsamında literatürde yer alan fazla sosyal medya kullanımı, materyalizm, kompülsif satın alma ve fomo kavramlarının farklı bir bakış açısı ve yeni bir bağlam olarak ele alınması ile akademik yazına katkıda bulunması ve pazarlama profesyonelleri için anlamlı sonuçların ve iç görülerin oluşmasına taban oluşturmaktadır. 200’den fazla katılımcı ile gerçekleştirilen Google Forms üzerinden hazırlanan ve çevrimiçi ve yakın çevreye dağıtımı ile veri toplanan anket üzerinden SPSS programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Fazla sosyal medya kullanımı ve kompülsif satın alma arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Buna ek olarak, araştırmada düzenleyicilik rolü olan FOMO (fear of missing out) ve materyalizm ile fazla sosyal medya kullanımı ve kompülsif satın alma etkileşimi arasında da anlamlı bir ilişki olduğuna rastlanılmıştır.
  • Öğe
    Covid-19 salgını sonrası Türk kadınlarının değişen yaşam tarzının tüketim davranışları üzerine etkisi hakkında bir inceleme
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Bora, Elif; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: Covid-19 ismi verilen virüs pandemi olarak ilan edilmiş ve tüm dünyayı etkilediği belirtilmiştir. İnsanlara karantina, sosyal izolasyon gibi yeni kavramlar katmış ve değişen yaşam düzeni ile hayatlarını farklı yaşamalarına sebep olduğu ve yaşam tarzlarını değiştirdiği gözlemlenmiştir. Covid-19 salgını tüketicilerin satın alma kararını verme niyetleri, aşamalarını ve nasıl gerçekleştirdiklerini yeniden analiz edilmesine sebep olmuştur. Covid- 19 salgını ile kadınların hayatına giren sosyal izolasyon ve yeni yaşam tarzları detaylı bir şekilde incelenerek tüketici davranışları üzerindeki değişim Covid- 19 öncesi dönemle karşılaştırılarak aktarılmıştır. Tüketim, tüketim kültürü, Türk kadının tüketim davranışı Covid-19 salgını öncesi dönemi literatürden detaylı aktarılmış, Covid-19 salgını ile değişen yaşam tarzlarının Türk kadın tüketici davranışları üzerine nasıl bir etkisi olduğu analiz edilerek yorumlanmıştır. Covid19 salgını sonrası Türk kadınlarının sosyal hayatları, seyahat planlarına yaklaşımları, toplu taşıma kullanımı, restoranlara yaklaşımları detaylı olarak incelenmiş ve analiz edilmiştir. Covid-19 sonrası alışveriş kategorilerindeki değişim, çevrimiçi tüketimin artışı ve alışveriş merkezlerine, marketlere, pazarlara yaklaşım veriler analiz edilerek aktarılmıştır.
  • Öğe
    Mobil e-ticaret kanalı üzerinden yapılan alışverişlerde hedonik ve faydacı alışveriş davranışlarının S.O.R. modeli ile ilişkilendirilerek yeniden satın alma niyetine olan etkisinin incelenmesi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Boran, Fatih Mehmet; Varnalı, Kaan
    ÖZET: Mobil e-ticaret kanallarının sayısı her geçen gün artmakta ve mobil e-ticaret kanalları perakende kanalı olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Geleneksel mağazalarda çalışılan birçok konu, bu çevrimiçi mağazalardan farklı olabilir. Online perakendecilik rekabetindeki artış, özellikle tüketicilere değer katan stratejileri gerektirmektedir. Tüketicinin algılanan değerini artırmak, olumlu davranışsal sonuçlar elde etmek için hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma, mobil e-ticaret kanallarının hedonik ve faydacı çevrimiçi alışveriş değerlerinin e-sadakat ve olumlu ağızdan ağıza iletişim üzerindeki etkilerini belirlemektedir. Eperakendeciye olan bağlılığın mağaza hakkında olumlu iletişime yol açıp açmadığı da test edilir. Bu çalışmada ayrıca mobil e-ticaret kanalı üzerinden yapılan alışverişlerde hedonik ve faydacı alışveriş davranışlarının S.O.R. modeli ile ilişkilendirilerek yeniden satın alma niyetine olan etkisi de incelenip detayları açıklanmıştır.
  • Öğe
    Görme engelli tüketicilerin alışveriş deneyimlerinde karşılaştıkları sorunlar üzerine bir inceleme
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2022) Dal Şanap, Kübra; Varnalı, Kaan
    ÖZET: İlk temel insan hakları sözleşmesi olan Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde, engelli bireylerin toplumsal hayatta yer edinmeleri ve topluma sunulan hizmetlerin engelli bireyler için erişilebilir olması için kişisel, sosyal, fiziksel, yasal, eğitimsel, sağlıksal birçok hak yer almaktadır. Bu sözleşmenin dokuzuncu maddesinde yer alan “Erişilebilirlik” hükmünün taraf devletler tarafından topluma entegre edilmesi büyük önem taşımaktadır. İşletmeler ve tüketiciler için küresel problemlerden biri olan market erişilebilirliği, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletlerin uygulanması için teşvik ettiği Evrensel Tasarım’ın temel prensiplerinden biridir (Smith & Preiser, 2011). Evrensel Tasarım görme engellilerin kendi başlarına alışveriş deneyimi gerçekleştirmeleri için büyük önem taşımaktadır. Bu bireylerin alışveriş yapmak istedikleri yerlere rahatça ulaşabilmesi, market/mağaza içindeki alışveriş deneyimini kolaylıkla gerçekleştirebilmesi için hem yaşadıkları çevrenin hem de market/mağaza tasarımının Evrensel Tasarım ilkelerine uyumlu olması gerekmektedir. Türkiye’de bulunan alışveriş yerlerinin Evrensel Tasarım ilkelerine göre tasarlanmamış olması ve bundan ötürü de erişilebilir olmaması neticesinde, görme engelli tüketiciler alışveriş süreçlerinde birçok problemle karşı karşıya kalmaktadırlar. Araştırma kapsamında görme engelli bireylerin alışveriş yolculuklarında yaşadıkları zorlukları ve karşılaştıkları sorunları anlamak, dahası bu sorunlara yönelik çözüm önerileri bulmak amacıyla görme engelli katılımcılarla alışveriş deneyimleri hakkında birebir görüşmeler yapılmıştır. Araştırmanın nihai hedefi literatürde bu konuda yapılan çalışmalara katkı sağlayarak, elde edilen bulgular ile görme engelli kişilerin alışverişlerini minimum destekle gerçekleştirebilmeleri için alışveriş yerlerinin Evrensel Tasarım ilkelerine göre iyileştirilmelerine destek olmaktır.
  • Öğe
    Sosyal kaygı, dışadönüklük ve benlik saygısının sosyal ağlarda kişisel ifşaya etkisi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Serter, İlayda; Varnalı, Kaan
    ÖZET: Bu ?r??tırm?da söz konusu faktörlerden ?????? k??gı, ?ı????nük?ük v? ??n??k ???gı?ının, ?????? m?????? k?????? ?f?? üz?r?n??k? ?tk???r?n? ?n????m?k amaçlanmıştır. Bunun yanında sosyal ağlarda kişisel ifşa seviyesinin cinsiyet, yaş ve paylaşım medya tipine göre farklılık gösterip göstermediği de incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini kolayda örneklem yöntemi ile seçilen 200 katılımcı oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan ankette demografik bilgi formu, sosyal kaygı ölçeği, dışadönüklük ölçeği, benlik saygısı ölçeği ve kişisel ifşa ölçeği yer almaktadır. Çalışmanın verileri çevrimiçi anket yöntemi ile toplanmıştır. Araştırma kapsamında regresyon analizi, t-testi ve ANOVA analizleri yapılmıştır. Regresyon analizi neticesinde, kişisel ifşa üzerinde sosyal kaygının olumsuz yönde, dışadönüklük ve benlik saygısının ise olumlu yönde ve anlamlı etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, cinsiyet, yaş ve paylaşım medya tipi değişkenlerinin bu ilişkilerde düzenleyici etkilerinin olmadığı belirlenmiştir. Fark analizleri sonucunda, katılımcıların sosyal ağlarda kişisel ifşa seviyelerinin cinsiyetlerine ve eğitim seviyelerine göre anlamlı farklılık gösterirken, yaşlarına, medeni durumlarına ve gelir durumlarına göre ise anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Beslenmede vejetaryen modeli
    (AYDIN GASTRONOMY, 2021) Shipman, Zehra Dilistan
    ÖZET: Vejetaryen diyetleri günümüzde gençler ve özellikle de kadınlar arasında popülerlik kazanmaktadır. Birçok vejetaryen için dünya kaynaklarına ve çevreye duyarlılık, hayvanlar ile ilgili etik konular ve sağlık avantajları ile bitki temelli diyet beslenme seçenekleri tercihlerinde temel oluşturmaktadır. Sağlıklı bir vejetaryen yaşamı için vejetaryen diyetinin eksikliklerini bilerek sağlıklı beslenme temelinde beslenme modelinin düzenlenmesi çok önemlidir. Vejetaryen diyetlerde diyet lif, folik asit, C vitamini, E vitamini, magnezyum ve demir ile fitokimyasal içerik genellikle yüksektir. Bununla birlikte daha az doymuş yağ, kolesterol, uzun zincirli n-3 (omega-3) yağ asitleri, kalsiyum, çinko, D ve B12 vitaminleri içerme eğilimindedir. Genellikle düşük kalorilidirler. Vejetaryenler tipik olarak daha düşük kardiyovasküler hastalık (CVD), obezite, tip 2 diyabet ve bazı kanser riskine sahiptirler. Vejetaryen bir diyet, koruyucu besinlerin ve fitokimyasalların alımını arttırmak ve çeşitli kronik hastalıklarda yer alan diyet faktörlerinin alımını en aza indirmek için yararlı görünmektedir. Bu çalışmada vejetaryen diyeti beslenme prensipleri çerçevesinde değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Çevrimiçi davranışsal reklamcılık; tüketicinin kişiliklerine ve algı özelliklerine göre reklamların etkileri
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Gülzari, Vanessa; Sanje, Gresi
    ÖZET: İnternet her ne amaçla kullanılıyor olursa olsun, internet kullanıcılarının en sık karşılaştığı ortak içerik internet reklamlarıdır. İnternet reklamları ise günümüzde web teknolojilerinin gelişimi ile birlikte artık kullanıcılara, onların ilgi alanlarına yönelik olarak gösterilmektedir. Bunu gerçekleştirmek adına içerik ve servis sağlayıcılar kullanıcıların ilgi alanlarına ait verileri, çoğunlukla onların izni olmadan, internette sergilediği davranışlardan elde etmektedir. Çevrimiçi davranışsal reklamcılık adı verilen bu reklamcılık türü, pazarlama açısından bakıldığında tüketiciler üzerindeki etkileri, hukuki açıdan bakıldığında ise özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Son yıllarda reklamcılık sektörünün dijital ortama taşınmasıyla ortaya çıkan reklam iletişimindeki yeni alanlardan biri de çevrimiçi davranışsal reklamcılık uygulamalarıdır. Özellikle kişisel verilere dayanarak üretilen bu reklam türünde çevrimiçi tüketicinin bilgi düzeyleri, farkındalıkları ve algılamalarının anlaşılması reklamverenler, yasal belirleyiciler ve tüketiciler açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmada çevrimiçi davranışsal reklamcılığın tüketiciler üzerindeki etkileri 407 kişi ile gerçekleştirdiğimiz anket çalışmasından elde ettiğimiz veriler ışığında değerlendirilmiştir ve Anova modeli uygulanması yapılmıştır.
  • Öğe
    Vodafone'un marka kişiliği: Beşiktaş taraftarı, rakip takım taraftarları ve takım tutmayanların algılarındaki fark üzerine bir araştırma
    (Ege Akademik Bakış, 2016) Girişken, Yener; Giray, Caner
    Özet: Spor takımları, spor organizasyonları ve bireysel sporcular için önemli gelir kaynaklarından birisi sponsorluktur. Firmalar sponsorluk sayesinde imaj, marka farkındalığı ve tüketici tercihleri açısından olumlu sonuçlar elde etmektedirler. Bunların yanı sıra, firmalar spor sponsorluğu sayesinde taraftarla kulüp arasındaki bağı kullanarak da olumlu sonuçlar elde edebilirler. Bu noktada aradaki bağı açıklamakta önemli göstergelerden biri de tüketicilerin markalara ilişkin kişilik algısıdır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin önde gelen kulüplerinden Beşiktaş Jimnastik Kulübü (BJK) taraftarlarının, diğer takımları tutan taraftarların ve takım tutmayan kişilerin BJK’nın sponsoru olan Vodafone ile aralarında marka kişiliği algısı açısından bir farkın olup olmadığının belirlenmesidir. Araştırmada kolayda örnekleme yöntemiyle 902 kişiyle yüz yüze anket çalışması yapılarak Vodafone’un marka kişiliği araştırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, BJK taraftarlarının Vodafone markasını diğer gruplarla karşılaştırıldığında daha olumlu algıladığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Sağlık sektöründe müşteri memnuniyeti ve duygu analizi: bir Twitter örneği
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Diker, İlhami Arda; Durmuş, Beril
    ÖZET: Müşteri memnuniyeti, rekabetin en üst düzeye eriştiği bugünlerde firmalar için çok önemli bir yere sahiptir. Mutsuz bir müşterinin olumsuz deneyimini sosyal medyanın gücü sayesinde birçok kişiye ulaştırması olasıdır. Bununla beraber yeni müşteri elde etme maliyetinin mevcut bir müşteriyi elde tutma maliyetinden çok daha yüksek olması firmaların ve markaların müşteri memnuniyetine çok daha fazla önem vermesine ve kaynak ayırmasına yol açmıştır. Bugüne kadar müşteri memnuniyeti ölçümü için anketler yapılmış ve yıldan yıla gelişmeler takip edilmiştir. Günümüzün dinamik dünyasında sosyal medya aracılığıyla, bilhassa da Twitter üzerinden müşteriler, markalar hakkındaki şikayet ve memnuniyetlerini anlık olarak belirtmektedirler. Müşteri memnuniyetini arttırmanın yollarından biri şikayetlerin ve olumlu beyanların yönetiminden geçmektedir. Bu tez çalışmasında sağlık sektöründe çalışan bir hastaneler grubu hakkındaki Twitter mesajlarının duygu analizleri yapılmıştır. Ardından bu analizler, müşteri memnuniyeti modeline uygun faktörlerle, makine öğrenmesi yöntemlerinden maksimum entropi ve destek vektör makineleriyle eşleştirilmiştir. Çalışmanın amacı sosyal medyada, şirketlerin ve markaların kendileri hakkındaki müşteri beyanlarındaki duyguların, müşteri memnuniyeti modeline göre otomatik analiz edilebilmesi için uygun sistemin oluşturulması ve bu sistemin tüm metinsel mikro blog veri kaynaklarında kullanımının mümkün kılınmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, çalışmanın ilk bölümünde duygu analizi ve müşteri memnuniyeti modelinin tanımları yapılmış ve literatürdeki çalışmalar özetlenmiş, ikinci bölümde duygu analizinde kullanılan teknikler ele alınmıştır. Son kısımda ise, bir hastaneler grubu hakkındaki Twitter mesajları önerilen modele göre incelenmiş ve uygulamanın sonuç tablolarına yer verilmiştir.
  • Öğe
    Sosyal ağlarda influencer pazarlama: Instagram'da tüketici segmentlerinin belirlenmesi ve erkin influencer tespiti
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Gevrek, Elif; Durmuş, Beril
    ABSTRACT: Marketing refers to the activity of creating value to consumers, to attract their attention and manage profitable relationships with them (Kotler et al., 2017). In today’s world, influencer marketing is an important strategy to catch consumer attention. One of the most preferred methods of brands to reach consumers who spend a lot of time on digital platforms and social networks, is through an influencer. Influencer marketing—essentially a form of word of mouth marketing—is widely used. Due to the global spread of the internet, word of mouth marketing is coined as electronic word of mouth marketing which enables marketing messages to circulate among audiences. Social media is a very strong tool for many brands. Brands which cooperate with influencers with thousands or even millions of followers, can easily reach their own target audiences through those influencers. Although the follower number of an influencer is crucial somewhere along, the attributions of the followers get ahead of its quantity. Not only a large following of the influencer but also the features and interests of followers is of vital importance. Influencers based on their spectrum are classified into three groups as micro, macro and mega influencers. All the niche-focused micro influencers with a decent following, the macro influencers with large follower counts and the mega influencers with millions of followers are the most talked about personalities in the marketing world. Basically influencers, in their own way, connect the brand’s message with its target consumers. Influencers can also be referred to as “bloggers” but in this research, the term “influencer” is preferred because of its deep penetration into the academic literature and our daily lives. What is important for a brand is to be able to collaborate with the right influencers, enabling them to represent the brand name in the best way possible. Working with different influencers that appeal to different audiences is a more profitable and effective strategy than working with separate influencers adressing the same audience. The right influencer should convey the right message to the right audience. Having done the segmentation of the users of a brand on social networks, it is vital for the brand to conceive the dynamics and the related behaviours of each segment. Social data displays those behaviours and clusters in a clear way to us. Discovering those clusters is very important because obtaining those clusters with the right people in them is a life-sustaining value for a brand’s perspective. This way, it is possible to generate unique messages to each cluster of followers and to detect accurate influencers who can convey those messages. The goal of this study is, by following the footprints of consumers in the social data and using the network mapping technique, to be able to analyse deeply the segments that people as social beings belong to, to acquire insights about their changing behaviour, developing strategies and detecting efficient influencers for each segment. This research not only aims to analyse every cluster on social network along with its dynamics but also to specify the influencers who have the power to transform those dynamics, and thus to deal with the subject of influencer marketing in a deep and conmprehensive way. This research is realised by using the software NSATM (Network Structure Analysis) which is developed by Deeper Data Technologies—a company working in the area of data-based behavioral marketing. This software can analyse follower clusters of social networks and respond to many questions that are crucial for a brand. The case study of this research project is the mother and child sector on Instagram. Examining this particular category, not only the issue of influencer marketing on social networks has been analyzed, but also consumer segments and efficient influencers have been identified. What makes this project unique and unlike other research projects is the analysis and visualization of the social data with the use of the network mapping technique. In this sense, this thesis is offered in the hope of making a contribution to the current literature, and shedding light on future research in this growing field.
  • Öğe
    Siyasi parti ve siyasi parti liderlerinin markalaşma çalışmaları
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Ateş, Alangoya Ayşegül; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: Siyaset ve pazarlamanın etkileşimi sonucu ortaya çıkan siyasal pazarlama günümüzde daha pazar odaklı hale gelmiştir. Bu durum, siyasi markaların da geleneksel pazarlamadaki ürünler gibi değerlendirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla pazarlama uygulamaları içerisinde marka kişiliği dikkat çekici hale gelmiştir ve siyasi partiler seçmenleri etkilemek için siyasi marka sadakatini arttırmak adına birçok faaliyet yürütmeye başlamıştır. Siyasal pazarlama açısından mevcut çalışma kapsamında seçmenlerin kendilerini yakın hissettikleri siyasal partilere atfettikleri sıfatları tespit etmek, seçmenlerin siyasal partilere bağlılık durumunu, eğer varsa bu siyasal parti bağlılığının partilere göre ilişkisini ve marka kişiliğinin bağlılık ile olan ilişkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu bağlamda marka kişiliği ve marka sadakatinin ölçülmesi için literatürdeki ölçeklerden yararlanılmıştır. Elde edilen faktörler marka kişiliği bağlamında yetkinlik, samimiyet, özgün, genç-dinamik ve mesafeli olarak; marka bağlılığı için ise tatmin ve sadakat, alternatif çekicilik, şikayet davranışı, değişime duygusal direnç, parti değiştirmeye direnç ve hesaplanabilir bağlılık kapsamında değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında elde edilen bulgulara göre marka kişiliğinin alt boyutları ile marka sadakatinin alt boyutları arasında ilişkiler tespit edilmiştir. Ayrıca marka kişiliğinin ve marka sadakatinin seçmen tiplerine göre farklılaştığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Tüketicilerin mobil alışverişlerinde algıladığı güvenin müşteri sadakatine olan etkisi üzerine bir çalışma
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Çetinkaya, Sertaç; Varnalı, Kaan
    ÖZET: E-ticaret literatüründe en çok ele alınan konulardan biri güvendir. E-ticaret literatüründe güveni pozitif ve negatif etkileyen birçok güven sinyali ortaya konmuştur. Satıcı ve alıcının birbirlerini tanımadığı durumlarda etkili olan ilk güven seviyesinde ise bazı pozitif güven sinyalleri öne çıkmaktadır. Öne çıkan pozitif ilk güven sinyalleri pozitif kullanıcı değerlendirmelerinin ürün sayfasında yer alması, güven sağlamak amacıyla ürün sayfasına yerleştirilen üçüncü parti işaretleri ve para iadesi garantisinin ürün ekranında yer alması kavramlarıdır. Ancak bu üç kavram daha önce her biri ayrı şekilde ele alınarak ilk güven açısından test edilmemişlerdir. Aynı zamanda bu üç kavramın ilk güven seviyesinde müşteri sadakatini nasıl etkilediği yönünde boşluklar vardır. Bu çalışma yukarıda ifade edilen pozitif ilk güven sinyalleri olan pozitif kullanıcı değerlendirmelerinin ürün sayfasında yer alması, güven sağlamak amacıyla ürün sayfasına yerleştirilen üçüncü parti işaretleri ve para iadesi garantisi taahhüdünün ürün ekranında yer alması kavramlarının güven ve müşteri sadakati ile olan ilişkisini göreceli olarak test etmeyi amaçlamaktadır. Bu araştırmada güven, ilk güvendir. McKnight and Chervany (2001)’den yararlanarak ilk güven, bu seviyede etkili olan iki alt boyut (kurum bazlı güven ve yetkinlik bazlı güven) altında ele alınmıştır. Deneysel serimin tasarımında 2x2x2 gruplar arası deneysel tasarım baz alınmış ve toplam 8 senaryo oluşturulmuştur. Araştırmada yer alan bağımlı değişkenler kurum bazlı güven, yetkinlik bazlı güven ve müşteri sadakati kavramlarıdır. Araştırmada yer alan bağımsız değişkenler ise pozitif kullanıcı değerlendirmelerinin ürün sayfasında yer alması, güven sağlamak amacıyla ürün sayfasına yerleştirilen üçüncü parti işaretleri ve para iadesi garantisi taahhüdünün ürün ekranında yer alması kavramlarıdır. Bu deneysel araştırmada bazı bulgular öne çıkmaktadır. Tüketicilerin mobil cihazlar üzerinden yaptığı alışverişlerde ilgili mobil mecranın ürün ekranınnda güven sağlamak amacıyla yerleştirilmiş olan üçüncü parti işaretleri ve ürün ekranına yerleştirilen para iadesi taahüdünün olması halinde tüketicilerin kurum bazlı güven seviyesi daha yüksek çıkmıştır, birinci bulgu budur. Tüketicilerin mobil alışverişlerinde ilgili mobil mecranın ürün ekranına güven sağlamak amacıyla yerleştirilen üçüncü parti işaretlerinin olması durumunda, tüketicilerin sadakat seviyesi daha yüksek çıkmıştır, ikinci bulgu budur. Bu araştırmanın bir diğer teorik katkısı kurum bazlı güven kavramı ile tüketicilerin sadakat seviyesi arasındaki pozitif bir ilişkiyi ortaya koymasıdır. Tüketicilerin mobil alışverişlerinde mecranın ürün ekranında pozitif kullanıcı değerlendirmelerinin olması durumunda, tüketicilerin sadakat seviyesi daha yüksek çıkmıştır, bu bulgu ise bu araştırma kapsamında elde edilen son bulgu budur.
  • Öğe
    Teknoloji ve karar verme tarzları: Z kuşağının teknoloji ürün kategorisinde karar verme tarzları üzerine bir inceleme
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Özçelik, Özge; Sanje, Gresi
    ÖZET: Bu çalışma Z kuşağının teknoloji ürün kategorisinde karar verme tarzlarını incelemek üzere yapılmıştır. Günümüz tüketiminde her ne kadar kendinden önceki X ve Y kuşağı aktif rol alsa da, yapılan araştırmalarda Z kuşağının küçük yaşlardan itibaren tüketime dahil olduğu görülmektedir. Bu kuşağın ebeveynleri ihtiyaçlarını çocuklarına göre belirlemektedir. Z kuşağını önceki kuşaklardan ayırt edici özellikleri vardır. Seçim yapma özgürlükleri ön plandadır. Bu da tüketimde söz sahibi olduklarını göstermektedir. Ayrıca bu kuşak teknolojiyle bütünleşmiş bir kuşaktır. Bu nedenle, Z kuşağı teknolojiden ayrı düşünülemez. Teknoloji ürün tüketimini inceleyerek bu kuşakla ilgili literatüre katkı sağlamak amacıyla; çalışmada, teknoloji ürün kategorisinde akıllı telefon ve dizüstü bilgisayar satın alma özelinde karar verme tarzları ve arasındaki ilişkiler demografik özellikler de dikkate alınarak incelenmiştir.
  • Öğe
    Covid-19 küresel salgını ve tüketici davranışları üzerine etkisi
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Edemen Balcı, Ezgi; Gegez, Emine Eser
    ÖZET: Covid – 19 virüsü ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde 31.12.2019’da görülmüştür. Kısa bir süre içinde Amerika ve Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede görülen virüs ülkemizde ilk defa 11 Mart 2020 yılında görüldü. Ülkemizde de görüldükten kısa bir süre sonra Dünya Sağlık Örgütü (WHO) salgının küresel bir sağlık sorunu olduğunu duyurdu ve hastalığın artık pandemiye döndüğünü ilan etti. İnsandan insana hızla bulaşan Covid – 19 virüsü dünya genelinde milyonlarca insanda görüldü. Vaka sayılarındaki hızlı artış, ülkelerin bu hususta aldığı önlemler, değişen yaşam koşulları, alışveriş alışkanlıklarındaki değişiklikleri de beraberinde getirdi. Bu çalışma ile Covid – 19 Pandemisinin tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarına etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Alışveriş alışkanlıklarındaki değişikliklerin doğru saptanabilmesi için araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Araştırma kapsamında 7 kadın 7 erkek katılımcı ile görüşmeler yapılmıştır. Araştırmada Covid -19 pandemisinin katılımcıların alışveriş ve tüketim alışkanlıklarındaki etkisi çeşitli alt araştırma soruları kapsamında sorgulanmıştır. Bu sorular genel hatlarıyla “tüketilen ürünlerde değişiklik” “tüketilen miktarlarda değişiklik” “stok yapma eğilimi ya da kaçınımı” “alışveriş için tercih edilen kanallar” ve sebeplerini sorgulamaktadır. Araştırmanın bulguları her bir alt araştırma sorusuna ait alt başlıkta değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarında ülkemizdeki vaka ve vefat sayısının, beraberinde gelen gönüllü karantina, sosyal izolasyon ve sokağa çıkma yasaklarının, hastalıktan korunmak için alınan önlemlerin, hayatımızın bir parçası haline gelen sosyal mesafe algısının tükettiğimiz ürünleri ve miktarını değiştirdiğini göstermektedir. Araştırma ile beraber pandeminin beraberinde maske, dezenfektan, kolonya kullanımında artış yaşanmıştır. Sokağa çıkma yasakları, gönüllü karantina, evden çalışma uygulamaları evde geçirilen zamanı arttırmıştır bu da tüketicilerin ev içi tüketim ürünlerinin alışverişini daha fazla yapmasına sebep olmuştur. Görüşmelerde hem başkaları ile teması azaltarak bulaş riskini minimuma indirmek için hem de pratikliğinden dolayı internet alışverişlerinin eskisinden daha fazla tercih edildiği saptanmıştır. Bununla beraber hastalığın bulaş riskini azaltmak için tercih edilen ödeme yöntemlerinden birinin de temassız kart kullanımı olduğu görülmüştür. Ülkemizde ilk vakanın ilanı ile beraber tüketicilerin koruyucu ekipman ve hijyen malzemelerine yöneldiği tespit edilmiştir. Bununla beraber başka ülkelerdeki kriz yönetimi ya da yönetilememesi hallerinin, sosyal medya kanallarındaki paylaşımların, erişilen bilgilerin toplum psikolojisi üzerindeki etkisiyle beraber panik alışverişleri, stoklu alım yapan tüketicilerin olduğu da görülmektedir. Doğru bilgiye ulaşım ihtiyacı tüketiciyi birbirinden farklı bilgi kaynaklarına yönlendirmekte ve kişilerin kimi zaman satın alımını yaptıkları ürünlerin çeşitlerinde ve miktarlarında da değişik olmasına sebep olmaktadır.
  • Öğe
    Demokratik ve totaliter rejimlerde yürütülen politik pazarlama yöntem benzerlikleri: Çin ve İsveç siyasi rejim incelemeleri
    (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2021) Pamuk, Derya; Varnalı, Kaan
    ÖZET: Politik pazarlama seçim kampanyaları odaklı politik pazarlama, hükümet araçları odaklı politik pazarlama ve uluslararası politik pazarlama olarak üç kategoriye ayrılmaktadır. Her kategori birbirlerine bağlı olmakla birlikte sorumlu oldukları alanlarda farklı çalışmalar yürüterek ortak bir hedefte ülke içerisindeki yönetimi ellerinde tutmak veya yönetimden pay almak için kullanmaktadır. Politik pazarlama aktivitelerini kullanırken oy ve ikna süreçleri hem iç hem de dış siyasetin çerçevesini belirlemektedir. İç siyaset için kullanılan seçim kampanyaları ve paydaşlarla yürütülen aktiviteler, dış siyaset için ülkenin uluslararası imajını ve hem diplomatik hem de ekonomik gücünü yumuşak güç kavramı ile pekiştirmektedir. Dünya sistemindeki ülkelerin kendi içlerinde uyguladıkları politik pazarlama aktiviteleri farklılık gösterse de uluslararası arenada ülkelerin kültürler arası politik pazarlama stratejileri diplomatik sonuçları bakımından benzerlik gösterebilmektedir. Bu bağlamda bu araştırmada, politik sistemler zincirinde farklı iki kutup olarak örneklendirilebilen Çin ve İsveç’in iç siyasetlerine kullanılan politik faaliyetler ve uluslararası arenada yer alan örgütlere katılım süreçleri kendi iç dinamikleri dışında kültürler arası politik pazarlama stratejilerinde ve bu örgütlere kabulleriyle birlikte politik pazarlama tanımının demokratik çerçevede sınırlı kalmayıp küresel doktiriner sistemlerde de kullanılabileceği yönünde bir araştırma gerçekleştirilecektir.